Tam
EskidenYeniye
 

FORUM - SORU MESAJI

Bulunduğunuz bölüm: TARTIŞMA FORUMU > Kontrgerilla var mı? > Ergenekon-kontrgerilla ilişkisi, Ergenekon soruşturması-davası

Bölümü Açan: Göktürk TUNÇTÜRK,
Tarih           : 21 Mart 2008, Cuma 09:47

Başlık          : Ergenekon-kontrgerilla ilişkisi, Ergenekon soruşturması-davası
Açıklama      : Ergenkon soruşturması ve dava sürecinde yaşanan gelişmeler, Ergenekon ile Kontrgerilla aynı mı, Kontrgerilla en üst örgüt olup Ergenekon taşeronu mu, vesaire vesaire. Ergenekon'la ve soruşturma-dava süreciyle ilgili tüm görüşlerinizi buraya gönderebilirsiniz.


Bu bölüme mesaj yolla-


CEVAP MESAJLARI

DOĞRUCU DAVUT,
3 Kasım 2008, Pazartesi 10:29

Eruygur düştü mü düşürüldü mü? Ergenekon Davası'na müdahil olma talebi kabul edilen Adli Tıp Uzmanı Fincancı'dan, Org. Eruygur'un boynunu kırmasına neden olan düşüşle ilgili şok iddia.. Ortada sıkıntılı bir durum var. Nasıl düştü? O düşmeyle kırık nasıl oluştu? Çünkü biz insan boyu mesafeden düşmeyle böyle bir kırık ve şiddetli bir kanama beklemeyiz. Acaba olayın arkasında başka bir şey mi var? Darbeye mi maruz kaldı? Birisi bilerek ve isteyerek mi itti? Bu gibi soruların cevabını Adlî Tıp vermeli. Zaten tutuklu bulunan insanların çoğu yaşlı. O yüzden özenli davranmak gerekiyor. Mesela kanser hastası Kuddusi Okkır öldü. Burada da bir çifte standart yapılıyor. Daha önce, diğer cezaevlerindeki kanserli tutukluları gündeme getirenler vatan haini olarak suçlanırdı.



şeyhmus oktay,
3 Kasım 2008, Pazartesi 00:12

Türkiye karanlıklar ülkesi haline getirilm,iş derin devlet ve ergenekon terör çeteleri.Tarih le yüzeşmekve arınmak gerekiyor.Çok cinayet işlediler ve gizli operasyonla icra ettiler.Hak-hukuk tanımadan.Ergenekon çetesi tüm yönleri ile açığa çıkartılmalı ve çökertilmeli bu derin hukuk dışı yapı.



cihan a.,
31 Ekim 2008, Cuma 11:51

Skandal! Devletin vali ve komutanına cezaevinde yatanların derneğini selamlattılar! MHP İzmir İl Başkanı Müsavat Dervişoğlu, İzmir'deki 29 Ekim resmi geçit töreninde vali ve komutanın, Ergenekon terör örgütüne üye olduğu gerekçesiyle tutuklu bulanan kişilerin dernek ve taraftarlarına selam durdurulduğunu söyledi. Kendisinin de o gün protokol trübününde oturduğunu belirten Dervişoğlu, önünden geçen İşçi Partisi (İP), Biz Kaç Kişiyiz Platformu ve Cumhuriyet Okurları Kulübü gibi oluşumların kortejde yer almasını çok büyük bir skandal olarak yorumladı. Bu skandalı devletin kendi eliyle hazırladığını öne süren Dervişoğlu, bu ve benzeri olayların önümüzdeki yıllarda tekrarlanmaması için böyle bir uyarı yapmak zorunda kaldığını söyledi. Devlet yetkililerinin kime selam verdirildiğinin iyi anlaşılması gerektiğini vurgulayan Müsavat Dervişoğlu, "Devletin valisi, ordu komutanı ve büyükşehir belediye başkanını, önderleri tutuklu olarak yargılanan dernek ve platformlara esas duruşta selam vermek zorunda bırakırsanız, bu herkes açısından içinden çıkılmaz bir sosyal problem ve tartışmaya sebep olur." dedi. Bu tür kişi ve kuruluşlara kortejde yer verilirse, gelecek yıllarda daha farklı grupların da katılmak isteyeceğini belirten Dervişoğlu, "Devletin, böyle bir resmi geçit yaparken valisi, komutanı ve belediye başkanını selam durdurucağı kişileri doğru belirlemesi gerekir. Ben mecbur muyum cezaevinde yatan adamın derneğini selamlamaya ya da devlet büyüklerinin onu selamlamasına rıza göstermeye? Cumhuriyetin kuruluşunda en ufak bir katkısı olmayan, yaşatma noktasında herhangi bir irade sergilemeyen kuruluşlara selam durmak mecburiyetinde miyim?" şeklinde konuştu.(Zaman, 31 Ekim 2008, http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=755427)



Yurtsever Aydınlar adına Demirtaş Ceyhun,
31 Ekim 2008, Cuma 09:05

Ergenekon ile ilgili operasyonlarda Türk milleti hedef alınmaktadır. Yaşananlar bir hukuk skandalıdır. Cumhuriyet yargısı ve Türk milleti bu tertibi birlikte çökertecektir. Biz, tutuklanan aydınlarımızın bir an önce serbest bırakılmasını istiyoruz. Yurtsever Aydınlar adına Demirtaş Ceyhun



ali goermez,
28 Ekim 2008, Salı 09:22

Bu orgutun bitirilmesi lazim yoksa turkiyede demokratiklesme olmaz suclu olan makami rutbesi ne olursa olsun cezalandirilmali tc nin adiil devlet olmasi lazim ben umutluyum



recep yavuz,
28 Ekim 2008, Salı 07:25

Mehmet Eymür: Deniz Feneri operasyonu Ergenekon'a misillemedir. Başbakana kadar uzanan Deniz Feneri, Ergenekon'un rövanşı. Deniz Feneri operasyonu, Ergenekon'a karşı yapılan bir espiyonaj faaliyeti olabilir. Ergenekon operasyonu da espiyonaj faaliyeti olabilir. ABD karşıtı herhangi bir Avrupa ülkesinin espiyonaj faaliyeti olabilir. Aynı şekilde Deniz Feneri operasyonu da Almanya'dan çıktı. Sanki Ergenekonun rövanşı gibi geldi. Sonu Başbakan'a kadar uzanan bir dava. Nerden çıktı? Almanya'dan... Ergenekon'un kim üstüne gidiyor? Bugünkü hükümet. Bugünkü hükümeti de ne kıstırabilir? Deniz Feneri davası. Bu yönde bir espiyonaj faaliyeti olabilir. Zaten iyi bir istihbarat servisi neyi niçin yaptığı anlaşılmadığında iyidir. (http://yenisafak.com.tr/Gundem/?t=28.10.2008&c=1&i=147143)



Recep Taşkın, aleksander dugin,
28 Ekim 2008, Salı 05:21

Aleksander Dugin: "Ergenekon mahkemelerinin düzmece olduğunu, ABD eliyle yürütüldüğünü düşünüyorum." Rusya’da yayın yapan Kommersant gazetesinin ’Ergenekon’un beyni ve fikir babası’ olarak gösterdiği ünlü Rus siyaset bilimcisi Prof. Aleksander Dugin, Ergenekon mahkemelerinin düzmece olduğunu ve ABD eliyle yürütüldüğünü düşündüğünü söyledi. Davanın, Amerikan yanlısı ’Atlantikçilerin’ eylemi olduğunu düşündüğünü söyleyen Dugin’e göre ABD, “Türkiye’nin önceliklerini değiştirmeye ve Kemalizm’den uzaklaştırmaya” çalışıyor: “Ergenekon soruşturmasının siyasetçi ve akademisyen sanıklarının çoğunu tanıyorum. Türkiye’de katıldığım toplantılarda tanıştığım bu arkadaşlarımdan bazıları solcu bazıları sağcı ancak hepsi benim gibi ulusalcı. Prof. Kemal Alemdaroğlu, Doğu Perinçek, Veli Küçük gibi önemli isimleri yakından tanıyorum. Katıldığım Avrasya konulu toplantılarda Rauf Denktaş ve Süleyman Demirel gibi siyasetçilerle de tanıştım. Veli Küçük’le ABD ve denetimindeki Atlantikçiler tarafından başta Rusya ve Türkiye olmak üzere tüm Avrasya ülkelerinde kurulmuş gizli örgütler ve bu örgütlerin yasa dışı silahlı eylemleri hakkında uzun uzun konuştuk. Küçük bana Atlantikçilerin Türkiye’deki yapılanması ve tehlikelerinden bahsetmiş, eylemlerini detaylarıyla anlatmıştı.”



Abdullah Harun, Mehmet Altan, Star, aharun@mx.net
27 Ekim 2008, Pazartesi 10:39

Bir taraftan Ergenekon davası başlıyor diğer taraftan 16 mart davası zamanaşımı(!)ndan düşürülüyor. 16 Mart 1978 katliamı davasıyla uğraşan Avukat Cem Alptekin, davanın 1952 yılına uzanan ve Gladio olarak bilinen örgütlenmeye dayalı olduğunu belirtti. Ayrıca... Cem Alptekin önceki gün başlayan Ergenekon davasına gönderme yaparak, ‘Yargı bu karar ile asıl Gladio davasını bitirdi, çakma Gladio davasına başladı’ dedi. Ama nafile... İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkeme savcısı 30 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunun anlaşıldığından davanın ortadan kaldırılması gerektiğini belirtti. Mahkeme heyeti de, sanıklar hakkında ‘bomba atıp, silahla tarayarak ve tasarlayarak 7 kişiyi öldürmek’ ve ‘tasarlayarak adam öldürmeye teşebbüs’ suçlarından açılan davanın zamanaşımı süresi dolduğundan ortadan kaldırılmasına karar verdi. Böylece yakın tarihimizin en ağır katliam davası, ‘görünmeyen ellerin’ koruması altında ikinci kez hem de Ergenekon Davası’nın başladığı gün sırra kadem basma aşamasına geldi... Mehmet Altan, Star gazetesi, 27 Ekim 2008 (Yazının tamamı: http://www.stargazete.com/gazete/yazar/bomba-patladiginda-bakan-neredeydi-141337.htm)



Abdullah Harun, Abdurrahman Dilipak, Vakit ,
27 Ekim 2008, Pazartesi 10:18

Aslında daha önce de yazdım. Bu bir iç hesaplaşma olayı.. Yoksa bu işler bir anda durup dururken olmadı. Susurluk, Çiller’i iktidara taşıyanlara karşı derin bir müdahaleydi aslında. Bugünkü Ergenekon da Susurluk’un intikamı.. Evet "Ergenekon davası, Susurlukçuların, Susurluk'u ortaya çıkaranlardan intikamıdır." Bu, "Ergenekoncuların masum olduğu" ya da "Ergenekonculara yapılan operasyonun yanlış olduğu" anlamına gelmiyor.. Bu durum derin devletin kendi iç hesaplaşması, bir grup ötekileri tasfiye ederek bu yapıyı yeniden dizayn etmek istiyor.. Bu fraksiyonları destekleyen dış unsurlar da var.. Yani bunun anlamı şu: Türk derin devletini ele geçirmek ve karşı kanatları tasfiye etmek için Türkiye üzerinde ciddi bir operasyon sürüyor.. Bu tartışmada ben nerede duruyorum: Ben bu kanlı ve kirli örgütün, tümü ile tasfiye edilmesinden yanayım.. Bu yapıyı ABD kurdu. NATO yönetiyordu. NATO çözülünce, batıdaki bu yapılar tasfiye edildi. Türkiye’deki ise kontrol dışı kaldı.. Kontrol dışı unsurlar kendi içinde çatışmaya başladı.. Sistemin içinde media, mafia, sermaye, siyaset, bürokrasi, STK, DTÖ, asker, sivil herkes var.. Kadrolu şeyhler, hocalar, müftüler, ilahiyatçı proflar.. Olmayanı yok ki! Bu yapı dünya derin devletinin bir uzantısı. 1950 sonrası NATO yapılanması içinde reorganize edilmiş olsa da, Osmanlı İttihat Terakkisi’nden Cumhuriyet elitlerine, Beyaz Türklerle, Masonik örgütlere kadar herkesin işin içinde olduğu bir yapı vardı. O zaman da bu yapı, dünya sistemi ile temas içindeydi.. İngiliz, Fransız, Amerikan unsurları ağırlıktaydı.. Siyonist ve Masonik örgütler üzerinden, Tapınakçılara kadar uzanan bir tarihi derinliğe sahipti.. Lozan bu sistemin ürünü idi aslında.. Tek Parti rejimi de, çok parti rejimi de, darbeler de aynı merkezin bilgisi altında gerçekleştirildi. AB süreci de böyle başlatıldı.. Ergenekon hesaplaşmasının derinlerinde bu olayların izlerini görebilirsiniz.

Yakın tarihe gelelim.. Gelinen noktada Apo ile Yeşil’in sistem içindeki sadece rolleri farklı.. Apo’nun rolü kötü adamı oynamak.. Daha doğrusu Komkar ve Rızgari’yi tasfiye için örgütlenmiş bir antikürt hareketi, Kürt milliyetçiliğinin lideri oldu.. Bu Moiz Kohen’in, Tekinalp adı ile Türk milliyetçiliğinin fikir babası olması gibi bir şey. Ya da Ziya Gökalp gibi bir Kürdün, Türk milliyetçiliğinin esasları(?!)nı yazıyor olmasından farklı değil.. Ama "tabi"ler bazı gerçekleri görmek istemiyorlar. Bizde bazen örgüt, lider, aile, ırk, tarikat, şeyh bağlılığı o hale geliyor ki, insanlar herkesin gördüğü gerçekleri görmek istemiyorlar.. Tabiî o zaman da görmek istemeyenden daha kör kim olabilir.. Görmeleri şöyle dursun en küçük eleştiriye ya da lider ve örgütlerine karşı saygı ifade eden sıfatları kullanmasanız bile tepki gösteriyorlar..

Hani bir zamanlar PKK'nın haraç aldığı Kürt işadamlarının listesi vardı. Bu liste MİT raporuna da yansımıştı.. Tansu Çiller elindeki bu listeyi sallayarak: "Liste elimizde, hepsini biliyoruz, gereğini yapacağız" demişti ya. "Ölen de, öldüren de, öldürülen de bizim adamımızdı".. Öyle diyordu Çiller ve bu kadroları selamlıyordu.. Ve gereği yapıldı: Listede adı bulunan Kürt işadamları teker teker öldürülüp Hendek-Düzce civarındaki "Şeytan Üçgeni"nde yol kenarlarına bırakıldılar. İddiaya göre sağ kalan Kürt işadamlarından haracı bu katiller almaya başladı. O zamanlar Perinçek "Çiller Özel Örgütü" diye bu yapıdan sözetti.. Bu kanat o kanada savaş açmıştı. Susurluk’taki kaza, sıradan bir kaza değildi.. Ucu Ergenekon’a uzanan bir hesaplaşmaydı sanki.. Susurluk'taki kaza bu örgütü ortaya çıkardı. Şimdi Ergenekoncular soruyor: "Madem Ergenekon "derin devlet", sanıkların içinde Susurlukçular niye yok? Bu cinayetlerden sorumlu olmaları gereken sorumlu mevkilerdeki kişiler neden yok? Tansu Çiller neden yok? Mehmet Ağar neden yok? Korkut Eken neden yok? Mehmet Eymür neden yok? Sedat Bucak neden yok? Meral Akşener neden yok? Dr. Orhan Özcanlı neden yok? Susurluk'u ortaya çıkaranlar neden Ergenekon'dan tutuklu? Doğu Perinçek, Ferit İlsever, Hikmet Çiçek, Adnan Akfırat neden tutuklu?" Sahi, Ergenekon davasında Susurlukçular neden yok? 1993 yılında MİT hükümete bir rapor sunmuştu hani. Peki sonra ne oldu?. Şu sorunun da cevabını düşünün: Susurluk’ta sokağa dökülenler, Ergenekon konusunda neden seslerini kısıyorlar?

Bakın bir de işin Amerika boyutu var. Amerika artık yoluna ılımlı İslâmcılarla devam etmek istiyor.. Sarışın ya da Beyaz Türkler kıskançlık histerisine kapıldılar.. Hadise bu.. Bu gün "Demokrat(mış)" gibi yapanlar, yarın ipler eline geçince siyasi rakiplerine karşı dişlerini gösterirlerse şaşmamak gerek..

Ergenekoncular operasyonun sadece kendilerine karşı yapılmasından rahatsız. Onun için ötekiler hakkında bilgi sızdırmaya başladılar.. Karşı taraf da Ergenekoncular hakkında veryansın ediyor.. Gerçekse ikisinin de açıkladıklarının toplamından çok daha vahim! Oysa bunlar, daha düne kadar ABD’nin örgütlediği bir çatı altında birlikte çalışıyorlardı.. Şimdi 40 parçaya bölündüler ve kendi aralarında hesaplaşıyorlar.. ABD derin devleti de Türkiye’de "Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir" mantığı ile, kontrol dışı unsurları tasfiye ederek "sadıklar"dan oluşan, bu defa daha küçük, kontrol edilebilir, denetlenebilir, yönetilebilir, işin içinde ılımlı İslâmcıların da olduğu yeni karma bir yapı oluşturmaya çalışıyor bu arada..

Bir Ergenekoncu mail atmış, diyor ki: "Şimdi diyeceksiniz ki, Ergenekon’da Veli Küçük niçin var? Cevabı çok basit. Diğerleri gibi Amerikancı değil de ondan! Eşref Bitlis suikastından sonra muvazzaf bir general, muvazzaf albayların önünde açıkladı: "Eşref Bitlis'i Amerika öldürdü" diye. Bu haber, generalin ismi verilmeden yayımlandı. Veli Küçük Ergenekondan tutuklandığı zaman, Doğu Perinçek açıkladı, "O general Veli Küçük idi" diye. Org. Karadayı, Susurluk olayını açığa çıkarmak için uğraştı. Bunun için Veli Küçük ile işbirliği yapıldı. Veli Küçük sayesinde çete açığa çıkarıldı. Onun için Veli Küçük tutuklu. Çiller, Ağar, Eken ve diğer tescilli Amerikancılar onun için tutuklu değil. Gladyo'nun, Susurlukçuların suçları, Gladyo'ya, Susurluk'a karşı mücadele edenlerin üzerine yıkılmak isteniyor" diyor. Al birini vur ötekine!. "Tencere dinin kara, seninki benden kara" hesabı. Eski ortaklar, şimdi suçu birbirinin üzerine atıyorlar, sonuçta!

Şu iddiayı da yabana atmayın! Ergenekon davası, Susurlukçuların, Gladyo'nun açığa çıkarılması için değil, bu ekibin rakip takımı tasfiyesi ve kendi ellerini güçlendirmek adına ve kendilerini gizlemek için yapılıyor olmasın sakın! Tek başına sınırlı bir Ergenekon soruşturması bu dev yapıyı anlamak ve tasfiye etmek için yeterli değil. Birileri Ergenekon davası üzerinden "Kızım sana söylüyorum, gelinim sen dinle" kabilinden karşı tarafa mesaj vererek, onları kontrol altına almak istiyor.. Eğer bu beladan kurtulmak istiyorsak, Ergenekon davası bir başlangıç olabilir, ama bu işin sonunu getirmeye yetmez. Ergenekon davasının doğru yönde ileri doğru bir adım olduğunda kuşku yok. Ancak tek başına bu adım çok da anlamlı olmayabilir.. Bana göre önümüzdeki günlerde çeteler arası sıcak bir savaş başlarsa şaşmamak gerek.. Selam ve dua ile.. Abdurrahman Dilipak (Not: Yazarın 27 Ekim 2008 tarihli Vakit gazetesindeki yazısı alıntılanmıştır.)



FIKRET KAANCIM,
27 Ekim 2008, Pazartesi 05:35

BU GIDIS LE ERGENEKON DESIFRE LERI ATIL OLDU. Asil uyeleri (desifre olmayanlari) devleti dahada esir alip milleti kendilerine tutsak edecekler bu mesele IKTIDAR MESELESIDIR (gizli iktidar veya derin devlet) KENDINI YENILEMEKTEDIR Yapilan sadece desifre olanlardan kurtulup AYM ile esir aldiklari hukumet le yeni yapilanmayi (KESKE DERIN DEVLET DEGILDE ACIK ACIK HUKUMETTEN HARIC SEFFAF DEVLETIMIZDE OLSADA HERKESE HIZMET ETSE HUKUMET ILE BERABER CALISSALAR MESELA THINK TANK GIBI VEYA AKSAKAL LAR GIBI) milletin bekasi icin calissalar seffaf.



sevilay uğur,
27 Ekim 2008, Pazartesi 05:07

Ergenekon soruşturmasında gözaltı dalgaları devam ediyor. Soruşturma kapsamında Tuncay Özkan'ın sağ kolu gazeteci Merdan Yanardağ ile birlikte 4 kişi daha gözaltına alındı. Dün sabaha karşı Ankara ve İstanbul'da eşzamanlı olarak gerçekleştirilen operasyonda gözaltına alınan ve Kanaltürk'te program yapan Yanardağ, terör örgütü PKK'ya yakınlığıyla bilinen Özgür Gündem Gazetesi'nde de yazı işleri müdürlüğü yapmıştı. Gözaltına alınanlar arasında Özkan'ın şoförü ve sekreteri de bulunuyor. Ergenekon soruşturmasını yürüten Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz'ün talimatıyla Ankara'da 1, İstanbul'da 3 olmak üzere toplam 4 kişi gözaltına alındı. (http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=753792)



hasan cemal,
24 Ekim 2008, Cuma 08:09

Türkiye'de ulusalcı-aşırı milliyetçi bir cereyan, siyasal bir akım var. Birinci sınıf demokrasiyi sevmeyen, Türkiye'nin Avrupa Birliği yolundan nefret eden bir akım bu. Diyor ki: Demokrasinin fazlası ile AB ve ABD ilişkilerinin sıkı fıkılığı Türkiye'yi böler; bölmekle de kalmaz 'İslamcı düzen'e götürür. O zaman ne yapmak lazım? Türkiye, Avrupa'yla Amerika'ya sırtını dönsün, Avrasya'ya açılsın ve Rusya'yla, Çin'le, Orta Asya'yla, hatta İran'la kendine yeni bir dünya kursun! Adına ister Kızıl Elma, ister Ergenekon deyin, bu ulusalcı-aşırı milliyetçi cereyan özellikle 1990'larda Sovyetler Birliği'nin tarih sahnesinden çekilmesi sonrasında güçlenmeye başladı. Ve asker içinde de etkili oldu. Örneğin, Tuncer Kılınç Paşa daha orgeneral rütbesiyle MGK Genel Sekreteri'yken, Türkiye için 'Avrasya açılımı'nı savunmuştu. Ergenekon davasının sanıklarından eski Jandarma Komutanı Şener Eruygur Paşa'nın da, davanın bazı önde gelen sivil sanıkları gibi 'Avrasyacılık' konusunda benzer görüşleri benimsediği söylenebilir. Bu konuda, Rusya'nın ciddi gazetelerinden Kommersant'ta ilginç bir haber çıktı. Ergenekon'da önemli sanıkların Rusya'yla bağlantılı olduklarına dikkat çekilen haberde şu satırlar var: "İP lideri Doğu Perinçek'in defalarca Rusya'yı ziyaret ettiği biliniyor. Bir başka önemli sanık, İstanbul Üniversitesi eski rektörü Kemal Alemdaroğlu da Moskova MGU Üniversitesi'yle işbirliği anlaşması imzalamıştı. Emekli general Şener Eruygur ise yine Rusya'dan empoze edilen fikirlerle Türkiye'nin NATO'dan çıkarak Şanghay İşbirliği Örgütü'ne katılmasını, Rusya ve İran'la birlikte bölgede yeni bir askeri ittifak oluşturulmasını önermişti. Ergenekon'da sanık olarak aranan eski Jandarma İstihbarat Dairesi Başkanı General Levent Ersöz'ün ise izini Rusya'da kaybettirmiş olması..."(22 Ekim 08, Hürriyet, 18. sayfada Nerdun Hacıoğlu'nun haberi). Tabii belirtmekte yarar var. Herkesin ille de Türkiye'nin ABD ile ittifakını, AB yolunu ya da NATO üyeliğini savunması gerekmiyor. Farklı görüşleri savunabilirsin. Ama demokrasi içinde kalarak... Darbe tertipleri yaparak değil. Askeri darbeye kışkırtarak değil. Darbe ortamları yaratmak için sağa sola bomba atarak,(Cumhuriyet gazetesi örneği) ya da kanlı baskınlar düzenleyerek(Danıştay örneği), siyasal cinayetler planlayarak(Orhan Pamuk örneği) değil. Oturup partini kurarsın, programını açıklarsın ve de milletten oy istersin. Demokrasi oyununun kuralı budur. Ama bunu yapmayıp da, demokrasiyi sollayan 'kestirme yolları' denemeye kalkışırsan, o zaman da bunun hesabını verirsin. Ergenekon'la davasının özü budur. Onun için bu dava, demokrasi ve hukuk açısından bir sınav niteliğinde. Sınavı vermenin yolu ise, Radikal Genel Yayın Yönetmeni İsmet Berkan'ın dediği gibi, Büyük Ergenekon düğümünü çözmekten geçiyor. Bunun için de bir yandan Susurluk kilidini açmak, öte yandan ordu içinde, Ergenekon sanığı Şener Eruygur Paşa'nın baş rollerde olduğu '2003-2004 darbe tertipleri'nin içyüzünü aydınlatmak şart! (hasan cemal, milliyet)



Abdullah Harun, aharun@gmx.net
24 Ekim 2008, Cuma 03:47

Sağlık sorunuyla tahliye olmaya çalışan Ergenekon tutukluları kervanına üç sanık daha eklendi: Orhan Tunç, Hayrettin Ertekin, Sami Hoştan. Şimdiye kadar tahliye edilen ergenekon tutukluları: İddianamede örgütün üç en üst düzey elemanlarından İlhan Selçuk, Kemal Alemdaroğlu ve Şener Eruygur. Ayrıca sanıklardan Ayşe Asuman Özdemir ile Ferit İlsever. Tahliye olmaya çalışıp henüz başaramayanlar: Yine iddianamede örgütün en üst düzey elemanlarından Veli Küçük ve Hurşit Tolon ile jitemin kurucusu olduğu iddia edilen Arif Doğan, 2001'de Ergenekon örgütünü keşfedip kapattığı iddia edilen polis şefi Adil Serdar Saçan ile sık sık 'beni de gözaltına alın' diye yetkililere seslenen Tuncay Özkan. Soruşturma aşamasında tahliye talebinde bulunan bu kişilere ilk duruşmalarda, Orhan Tunç, Hayrettin Ertekin ve Sami Hoştan eklendi.



Sevilay Uğur, Sivilay Abla,
23 Ekim 2008, Perşembe 05:02

Ergenekon davası başladı diye sevinirken, sevincimiz kursağımızda kaldı. Dava başlayamadı, televizyonlarda davanın ayrıntıları yerine, içinde kağıt havlu olmayan tek tuvalet konuşuldu. Tuvalet sorunu sadece içerinin sorunu değildi. Mahkeme dışında toplanan prostatlı protestocu amcalar sık sık araziye yayılmak zorunda kaldı. Bu olan biteni fırsat bilen yorumcular Yassıada Mahkemelerine güzellemeler yaptılar. Pis pis sırıtarak 'Darbe dönemlerinde bile daha iyi yargılama koşulları vardı' diye dalga geçtiler. 'Ahh! Nerede o askeri mahkemeleri. Ne güzeldi Yassıada. Ne kocaman bir spor salonunda görülmüştü dava. Herkese yetecek kadar oturacak yer vardı. Tuvaletler de çok sayıdaydı' ya da 'Askerler bu işi öğrenmişti azizim. 12 Eylül Mahkemeleri çok tertipli düzenliydi' diyen yorumculara diyeceğim şu:

Yassıada'da Adnan Menderes ya da 12 Eylül Askeri Mahkemesi'nde Erdal Eren'mi olmak isterdiniz yoksa Silivri'de Veli Küçük'mü? Kararınızı vermeniz için size yardımcı olayım. Yassıada'da hakim karşısına çıkarılan Başbakan'ın gömleğini sıyırsaydınız vücudunda otuzdan fazla sigara söndürüldüğünü görürdünüz. Şimdi gözaltına alınıp emniyete götürülenler savcının ve polislerin ne kadar kibar olduğundan bahsediyorlar. Yassıada'da dava görülürken İmralı'da çukurlar kazılmış, darağaçları çakılmıştı. Şimdi 2500 sayfalık bir iddianame var ve herkes okuyabiliyor. Herkesin de birden fazla avukatı var. Darbe mahkemelerinin hakimi, savcısı en ceberrut rejimlerde görülemeyecek kadar adalet dağıtmaktan uzaktılar. Şimdi bilgisayar tarafından kurayla atanan bir hakim davaya bakıyor ve herkesin şikayetlerini dinleyip çözüm üretmeye çalışıyor.

Varsın insanlar salona sığmasın. Daha genişi yapılır. Tuvalet yoksa seyyar tuvalet getirilir. Plazma televizyonların kabloları bağlanır. Yollar asfaltlanır. Hepsi yapılır. Görmüyormusunuz yeni bir hayat başlıyor. Bunca yıldır darbelerle, siyasi cinayetlerle bize biçim vermeye çalışanlar ilk defa hesap verecekler. Heyecandan herkesin eli ayağı birbirine dolaştı. Aksaklıklar biraz da bu yüzden.



Alper Ecer http://www.tpe.org.tr,
23 Ekim 2008, Perşembe 04:45

Merhaba. Can Dundar bunu hep yapiyor, daha once de Ergenekon ile ilgili yazilarinda Savciyla uslubunca kafa bulan, sorusturmaya "heryerekon" gibi gulunc ve dolayisiyla tutmayan bir ad takmaya calisan Can Dundar bugunku yazisinda da Ergenekon zanlilari icin AIHM basvuru rehberi yazmis. Baska bir sey beklemiyorduk zaten. Susurluk'a karsi olanlarin Ergenekon'a niye karsi olmadiklari gercekten cok ciddi bir soru, ve Turkiye'nin asil fay hatlarini da afise ediyor. Bugunku yazisi: http://www.milliyet.com.tr/Yazar.aspx?aType=YazarDetay&ArticleID=1006738&AuthorID=75&Date=23.10.2008&b=&a=Can%20Dundar Eski yazilari: http://www.milliyet.com.tr/Yazar.aspx?aType=YazarDetayArsiv&ArticleID=888855&AuthorID=75&b=&a=Can%20D%C3%BCndar http://www.milliyet.com.tr/Yazar.aspx?aType=YazarDetayArsiv&ArticleID=890092&AuthorID=75&b=&a=Can%20D%C3%BCndar Svg. Alper Ecer http://www.tpe.org.tr



sevilay uğur, şamil tayyar-star,
22 Ekim 2008, Çarşamba 12:10

Paşam Silivri’ye de bak. Sözüm Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ’a. Emin Çölaşan’ın piyasaya yeni çıkan kitabında anlatılanlar doğruysa Emin Bey’e şöyle demişsiniz: ‘Korunuyor musunuz? Korumanız yoksa, biz bu görevi üstleniriz. Siz bu millet için çok şey yaptınız. Sizi korumak bizim görevimiz.’ Başbuğ’un tehdit alan bir gazeteciyi koruma ihtiyacı hissetmesi, çok duyarlı bir yaklaşımdır, vatandaş olarak kutluyorum. Umut ederim bu duyarlılık, Silivri’ye kadar uzanır. Silivri’de katıldığım canlı yayınları sabote etmek için kameraları kuşatan, yüksek sesle bağırarak küfür ve tehditler savuran, etrafta bir Allah’ın jandarması olmayınca daha da coşan güruhun taşkınlıkları karşısında ‘geçmiş olsun’ dileklerini ileten tüm gönül dostlarına teşekkürü borç biliyorum. İyi ki sizler varsınız. Sakın ola karamsarlığa kapılmayın. Ben karamsar değilim. Türkiye bir ‘arınma’ süreci yaşıyor. Elbette sancılı geçecektir. Unutmayın; Bu can bu bedende oldukça bu sevda burada bitmez.



Recep Yavuz,
22 Ekim 2008, Çarşamba 12:02

Fehmi Koru: Başlayan davayı birkaç ipsiz-sapsızın yargılanması olarak görmemek gerekiyor; aslında Türkiye'nin çoğu kayıp hale dönüşen son elli yılı yargılanıyor Silivri'de. Benim, sizin, hepimizin hayatının elli yılı. Bizler yine de yaşadığımız için şanslıyız; o elli yıl içerisinde bize benzeyen-benzemeyen onbinlerce insanımız hayatını kaybetti çünkü. Yargıçları rahat bırakalım da yargılama görevlerini yerine getirsinler.



ibrahim iyi,
22 Ekim 2008, Çarşamba 11:28

Bunlar o kadar akilli degil. inanin ki bu düzeni sarsmak isteyenler o kadarda akilli yaratiklar degil neden mi? yaptiklari provakötörlügün zamanlamasi ve tarziyla bu isleri birilerinin planladigi izlenimi asikar degilmi sizce, iyice izleyin ve görün.



xy,
22 Ekim 2008, Çarşamba 11:25

Ergenekon başladı ve perinçek "terörün bitmesini istiyorsanız ergenekon davasını sonlandırın" diye açıklama yaptı.Zerre kadar gerçekle ilgili olmayan bir iddia (gözünün üstünde kaş var) ile güya işkence yapılıyormuş normal vatandaştan fazla imkana sahip özel doktorları var. Kim prova ettiyse şimdi Doğubeyazıtta, İstanbulda olanlar örgütün terör örgütüylen işbirliği içinde olduğu ve kaos ortamı oluşturup yargı sürecine baskı yapmak istedikleri açıktır.



Recep Yavuz,
22 Ekim 2008, Çarşamba 11:22

Ergenekon'da reddi hakim talebi reddedildi! İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Ergenekon davasında sanık avukatlarının, davanın üye hakimi Sedat Sami Haşıloğlu ile tüm heyetin reddilmesi yönündeki talebin reddine karar verdi. Avukatların diğer taleplerinin ise yarınki duruşmada açıklanacağı belirtildi.



Ali Yürekli,
22 Ekim 2008, Çarşamba 05:01

Ergenekon davasına anayasa mahkemesinin 9 üyesi niye doğrudan müdahil olmuyor böyle dolaylı yollara başvuruyor. Adamlar nasıl da ahtapot gibi kollarını heryere dolamış. Ülke böyle çete çöplüğüne dönüşürken zamanın iktidarları siyasileri ne yapmış. Pislik ülkenin her tarafına her alanına bulaşmış. Hatta Meclisin yetkisine bile el koydular resmen. Ha darbe ile ha mahkeme eliyle, ne farkeder, sonuçta Meclis devredışı bırakılıyor. Tam bir temizlik şart. Bunu da Ergenekon davasıyla yapmalıyız.



Abdullah Harun, aharun@gmx.net
21 Ekim 2008, Salı 07:00

Neden hep Ankara?.. Ergenekon davasının ilk duruşmasında sanık avukatları, Danıştay saldırısının gerçekleştiği yer olduğu için davanın Ankara’ya alınmasını istemişler. Savcı, ‘Danıştay eylemlerden sadece biri’ diye bu talebin reddedilmesini istemiş.

Dikkatimi çekti. İstanbul Organize'ye yapılan ergenekon belgelerini ele geçirme operasyonu da Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı kaynaklı idi, ayrıca bazı etkili-yetkililerin Ergenekon soruşturmasının da Ankara'ya alınması talepleri basında yeralmıştı. Neden hep Ankara?..

Bu tipler İstanbul'dan ya da Van'dan niçin hoşlanmıyorlar, oradakiler aynı ülkenin hukukçuları değil mi? Acaba Davayı açıp inanılmaz bir cesaretle üst makamdakileri de iddianameye dahil eden Savcı Ferhat Sarıkaya ve Şemdinli davasına bakan Van mahkemesinin sanıklara 39'ar yıllık ağır hapis cezaları vermesi gibi örnekler sebebiyle Ankara dışındaki herhangi bir yerin savcı ve mahkemelerine güvenmiyorlar mı? Bu benim görüşüm. Ben öyle anlıyorum, hissediyorum.

İstanbul Organize'ye yaptıkları sızma operasyonu inanın "görevimiz tehlike" filmini aratmayan bir girişimdi. Yanlarında bilgisayar uzmanları da bulunan hukuk kılıflı bir ekibin operasyonuydu. Falanca filanca konuyu soruştururken çaktırmadan asıl aradıkları evraklara ulaşmayı denediler ama başaramadılar. Savcı Zekeriya Öz, Organize'deki görevlilerin ve girişimi durduran Üsküdar mahkemesinin dikkat ve uyanıklığı sayesinde. Van mahkemesine itiraz eden bu tipler, Van üst mahkemesinin de itirazlarını reddetmesi üzerine davayı askeri mahkemeye zorla aldırmayı başarmışlardı. Ama çok sırıttılar.. Çok gürültü yaptılar, çok iz bıraktılar..



Sevilay uğur, Ahmet Kekeç - Star,
21 Ekim 2008, Salı 06:28

Biliyorsunuz, ergenekon davasına bakan mahkemede iki tür tanık yer alıyor: Gizli tanık. Gizli olmayan tanık. Gizli tanık, adı üstünde, ‘gizli’ olduğu için, görüş mesafesinden uzak bir kabine konuşlandırılıyor ve sesi deforme edilerek salona sunuluyor. Gizli olmayan tanık da, şallak mallak, Allah ne verdiyse, tüm mevcudiyetini göstererek konuşuyor.

İşçi Partili sanıkların avukatı Ceyhan Mumcu, duruşma öncesi, Ergenekon davasında yapacakları savunmanın detaylarını açıklarken, ilginç bir isimden söz etmiş ve daha da ilginç sayılabilecek bir çıkış yaparak, ‘Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’yı tanık olarak kullanacaklarını’ söylemiş. Nasıl yani?

Hayır... Elbette olur... Olmamış bir şey değil. Gerekirse başbakanlar da tanık olarak mahkemeye çağrılabilir. Cumhurbaşkanları da çağrılabilir. Olmuştur. Olmalıdır da... Peki, Abdurrahman Yalçınkaya tanık olarak kendisini kullandıracak mı? Mesele bu.

Mumcu’ya göre Başsavcısı bugüne kadar İşçi Partisi için ‘ihtar bile’ vermemiş. Bu da davanın en önemli kanıtlarından biriymiş. Nasıl yani? Şöyle:

Başsavcı iki parti hakkında kapatma davası açmış, birçok partiye ‘uyarı’ cezası göndermiş, ama spekülasyonların odağında olduğu (yahut odağında tutulduğu) halde İşçi Partisi hakkında ‘hiçbir işlem’ yapmamış. Bu da gösteriyormuş ki, bu partinin terör olaylarıyla uzaktan yakından ilişkisi yokmuş. Dolayısıyla, bu partinin ‘sanık’ konumundaki yöneticileri ‘yargılama dışında’ tutulmalıymış.

Olur, hayhay. Fakat iki ‘şey’ var... İşçi Partisi terör olaylarına bulaşmamış olabilir. Bence de bulaşmamıştır. Fakat bu partinin genel başkanı olan zat, ‘oy çoğunluğu’nun bir şey ifade etmediğini, dolayısıyla ‘demokrasi dışı arayışların’ normal sayılacağını, ilericilerin ‘tankları’ bulunduğunu, ‘Ergenekon davası geri çekilmeden PKK terörünün bitmeyeceğini’ söylemiş, söyleyebilmiş bir adamdır ve mebzul miktar kripto ve ‘gizli belge’yle yakalanmıştır. Hadi bunun takdirini mahkemeye bırakalım. Peki, Ceyhan Mumcu iyi mi yapmıştır? İşçi Partisi’ne ‘ihtar bile’ vermemiş olan Başsavcı’yı ne duruma soktuğunun farkında mıdır?

Bir soru da değerli Başsavcı’ya: Çok güzel iddianameler hazırlıyorsunuz, tadı damağımızda kalan ‘yakın ve uzak tehlike’ değerlendirmeleri yapıyorsunuz... Peki, demokrasiye yönelik uzak ve yakın tehlikeler karşısında neden kılınızı kıpırdatmıyorsunuz? Oluyor mu yani?




Abdullah Harun, aharun@gmx.net
21 Ekim 2008, Salı 06:15

Ergenekon-pkk ilişkisi ve yaklaşan yerel seçimlerde Diyarbakır'ı akp'ye kaptırmak istemeyenlerin çabaları giderek görünür hale geliyor. Türkiye, birkaç gündür asılsız bir söylenti üzerine tırmandırılan terör eylemlerini konuşuyor. Teröristbaşı abdullah öcalan'a, İmralı Cezaevi'nde işkence yapıldığı şeklindeki asılsız iddialar bahane edilerek tırmandırılan terör eylemlerinin, tarihi davanın başladığı gün tırmanışa geçmesi ergenekon-pkk ilişkisine dikkatleri birkez daha çekiyor. Önceki gün çeşitli illerde pkk sempatizanlarınca gerçekleştilen gösteriler dün artarak devam etti. İstanbul Büyükçekmece, Tuzla, Ümraniye ve Kadıköy ilçelerinde 30'un üzerinde araç kundaklandı. Şişli'de İstanbul Emniyeti'nin Çocuk Büro Amirliği önünde de 'parça tesirli ses bombası' patlatıldı. Hain eylemde şans eseri ölen ya da yaralanan olmadı. Güneydoğu'da başta Diyarbakır olmak üzere bazı kentlerde terör örgütü PKK'nın tehdidiyle esnaf kepenk kapattı. Başbakan Erdoğan'ın Diyarbakır gezisi öncesi kentte protesto olayları çıktı. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı halk otobüsleri sabahın ilk saatlerinde bir süreliğine çalışmadı. DTP'li belediyeye bağlı temizlik işçileri de terör örgütünün çağrısına uyarak dün çöp toplamadı. Ağrı'nın Doğu Beyazıt ilçesinde yapılan gösteride bir kişi hayatını kaybetti. İçişleri Bakanlığı, olayı araştırmak üzere 2 müfettiş görevlendirdi. Van, Hakkari, Şanlıurfa, Tunceli, Adana, Iğdır ve Bingöl'de de izinsiz gösteriler yapıldı. Göstericiler, yer yer polisle çatıştı. Polis bazı göstericileri gözaltına aldı. Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Öcalan'a işkence yapıldığı iddialarını incelettirdiğini, iddianın doğru olmadığını açıklamıştı. Buna rağmen eylemlerin Ergenekon davasının yapıldığı gün tırmanışa geçmesi Ergenekon-PKK ilişkini tekrar gündeme getirdi.



sevilay uğur,
21 Ekim 2008, Salı 05:18

Ergenekon'da yeni tutuklamalar! Şu anda basından öğrendiğim sıcak gelişme: Eski Sarıyer Cumhuriyet Savcısı Ertaç Giray İstanbul'da; koruması olduğu belirtilen Hüseyin Keskin ise Kars'ta Ergenekon operasyonu kapsamında gözaltına alınmış. Giray'ın yakalanmasında Kars'ta gözaltına alınan koruması Hüseyin Keskin'in verdiği ifadelerin etkili olduğu öğrenildi. Savcı Ertaç Giray, kesinleşmiş suç işleyen Banker Bako lakaplı Cengiz Aygun'u evinde sakladığı için hakkında işlem yapılmış ve ceza almıştı. Daha sonra savcılığı bıraktı. Danıştay saldırısı sonrası aranan emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin'in hemen teslim olmasını önlemişti.



Sevilay Uğur, Celalettin Çan -78'liler Vakfı Sözcüsü,
21 Ekim 2008, Salı 05:11

Ergenekon'un 1 numarası Fenerbahçe'de ofisinde kadrosunu revize ediyor. Ergenekon Operasyonu demokrasi için bir fırsattır. 1 Numaranın kim olduğunu herkes biliyor aslında. Savcı biliyor. Peki, 7-8 tamam. Hurşit Tolon ve Şener Eruygur. Aradaki 6 kişi nerede? Operasyonda bu işin beynine girilmediği için yapıda özgüvenin artmıştır. posa diye bir kenara atılanların yerine yeni aktörlerin konuluyor. Ben 1 Numara'nın Fenerbahçe'deki ofisinde çalıştığını duyuyorum.

Seçimle değiştirilme imkânı olan bir hükümete karşı kim darbe yapmaya kalkarsa suç işlemiştir. Yargılanmalıdır. Ama dikkat ederseniz Ergenekon Operasyonunda gözaltına alınanlar Susurluk'un askerî kolu gibi. Bunların diğer kurumlar içinde hiç mi uzantısı yok? Olur mu öyle şey! Bu tip oluşumların asıl yönelim alanı Güneydoğu. Peki, oradan neden kimse yok ve oraya dönük ne yapıldı? Bilebildiğim kadarıyla hiç. Bunlar ordunun komuta kademesiyle işbirliği ve uzlaşma içinde alınıp yargıya sevk edilenler. Bir de 1 Numara efsanesidir gidiyor, sahi kim bu? Bilen biliyor aslında. Savcı da biliyor. Öyleyse neden alınmıyor. Peki, ya diğerleri kim? Hurşit Tolon ve Şener Eruygur bir yana, diğerleri nerede? Şimdi bu işin beynine girilmezse, o beyin yaşatılırsa, topladığın insanlardan hangi itirafı bekliyorsun? Yukarıdaki beyin, bunların alternatifini koyacak. Bunlar posa diye atıldı bir kenara, yenileri konuyor. Ben 1 Numaranın Fenerbahçe'deki ofisinde çalıştığını duyuyorum.

Operasyonu yapanlar darbelere kesin karşı çıkmaktan ziyade hesap yapıyor. Son şura'da kanaatimce Ergenekon'un daha fazla üzerine gidilmemesi kararı alındı. Gelinen noktada yoldan çıkmış, yozlaşmış, sapkın bir grup görüntüsü ortaya çıktı. Aslında bu yapılanmanın kökü tarihin içinde. 1960 ihtilali, Seferberlik Tetkik Kurulunu Özel Harp Dairesi'ne çevirdi. Kontrgerilla, 70'li yıllar boyunca darbeleri olgunlaştırdı. 1980 darbesinden sonra Özal'ın kontrgerilla ile bir toplantısı var. Burada Özal, Güneydoğu sorununun çözümü için getirilen önerileri duyunca, 'katiller sürüsüdür bu' diyor. Toplantıyı terk ediyor. Özal, bazı generalleri yanına alarak bir Güneydoğu projesi geliştirmeye çalışmıştı. Daha sonra Özal, Eşref Bitlis, Bingöl'de bir general, Tunceli'de bir general, bir albay öldürüldü. Hiçbiri araştırılmadı. 28 Şubat kadrosu olduğu gibi duruyor. Hrant Dink'in öldürülmesi ve Şemdinli olaylarına da dokunulmadı. Özel Kuvvetler diye bir yapılanma var. Ayışığı ve Sarıkız darbe girişimleri oradan çıktı. Onlara da dokunulmadı.

Ergenekon operasyonunu hafife almıyorum. Belki başlangıç olarak ciddiye alıyorum, ama... Günlükleri yazan nerede yani? Günlüklerin ona ait olduğu kriminal olarak da ispatlandı. Nerede bu adam? Son 30 yılın cinayetlerinin, katliamlarının, yargısız infazlarının asıl müsebbiplerine dokunulmadı. Ahtapotun kollarından bir kısmına dokunuldu. Bunlar da daha çok devletle ilişkisi olmayan tipler. Emekliye ayrılmış. Rahat durmuyor, kışkırtıcı bir ortam oluşturmaya çalışıyor. Devam eden bu rejim, 12 Eylül ile son şekli verilmiş bir yapıdır. Ama bu düzenin de kendi içinde bir yasallığı vardır. Ama bu yasallığa dokunanların da yargılanmasına karar verildi.

Sarıkız ve Ayışığı darbelerini yapmak isteyenler, ABD izin vermediği için başarılı olamadı. Biz ABD izin vermediği için darbe yapamayanları yargılıyoruz. Ama bir de ABD'nin izin verdiği darbeler var. Komuta kademesinin bizatihi izin verdiği darbeler var. Bunları niye yargılamıyoruz? Bütün bu söylediklerim ergenekon operasyonunu hafife alma anlamına mı gelir? Asla. Bunlar darbe ortamı oluşturmaya çalışmıştır. Ergenekoncular suç işlemiştir. Ben nasıl suç işlediğimde cezalandırılacaksam, parlamentoya darbe yapmaya kalkışanlar da cezalandırılmalıdır. Ergenekon davası en azından bir başlangıç olur. Ama maalesef başlangıç olarak kalıyor. Bir de sulandırma çabası var. Sisi imiş, Kalkancı imiş...

28 Şubat'ta Susurluk olayı vardı. Orada ilk hatayı Şevket Kazan, Alevi gafı ile yaptı. Aleviler ayağa kalktı. Sonra Necmettin Erbakan 'faso fiso' dedi. Asker orada uyanıklık yaptı. Susurluk'u tersine çevirdi. Biz 7-8 yıldır darbe karşıtı kültür oluşturmaya çalışıyoruz. Anadolu'yu dolaşıyoruz. Sola mal ettik bunu. Bu sene sol 12 Eylül karşıtlığı yaptı ama biraz yavaşladı. Ergenekon'a gereken önemi vermedi. Güncelden bir kopma var. Ergenekon'a bakıyorsun. Kim var? Veli Küçük var. Kanadı kırılmış olsa bile JİTEM'in başındaki biri. Birçok cinayetin arkasındaki isim. Susurluk'un arkasındaki Abdullah Çatlı'nın en son konuştuğu insan. Susurluk grubu var. Uyuşturucu kaçakçısı Sami Hoştan çıkıyor. Arkasından iki general gözaltına alınıyor. Devlet çekirdeğini oluşturan, onu inşa eden duruşun sahipleri. Bu tür oluşumlara karşı çıkmak demokrasi içinde yaşamak isteyen her vatandaşın görevi olmalıdır.

78'liler, operasyondan önce Ergenekon'a karsı bazı tavırlar aldı. Mesela bayrak mitinglerine katılmadık. Onun için de çok ciddi tepkiler aldık. Bölgelerdeki 78'lileri uyardık. Mitinge katılan kitle çoğunlukla manipüle edilmiş bir kesim. Hakikaten yaşam tarzlarının kökten yok edileceğine inandırılmışlar. Mitingler kaba bir ABD düşmanlığı olarak ortaya çıktı. ABD emperyalizmine karşı çıkmak başka bir şey, ABD halkını lanetlemek başka bir şey. ABD emperyalizmine karşı çıkmak demokratik hak ve özgürlüklerin geliştirilmesiyle birleştirilemediğinde bu ulusalcılık olur. O dönem semt semt dolaşıp toplantılar yaparak bayrak mitinglerinin neden yanlış olduğunu, toplumun birlik, beraberlik ve kardeşlik ruhunu yok edeceğini anlattık. Ergenekon'un ilk ipuçlarının ortaya çıktığı andan itibaren belki ilk tavrı alan, bunu sokaklarda çeşitli etkinliklerle geliştiren 78'liler oldu.

AK Parti'nin ilk dönemlerinde bazı ilişkiler üzerinden yasakların kaldırılmasını gündeme getirmeye çalıştık. 1982 Anayasası'nda darbecilerin yargılanmasını yasaklayan 15. maddeyi gündeme getirmek istedik. Bir türlü başaramadık. Onlar da getirmedi. Bu madde var oldukça darbeciler yargı kapsamı dışındadır. Ama şu uyanda bulunayım. AK Parti tasfiye edemezse bu yapı uygun ortam bulduğunda yine hortlar. Hatırlayın Erbakan'ın 'fasa fiso' söylemini. Ergenekon gözaltına alınanlardan farklı bir şey. Hükümet, demokrat güçleri ve toplumun sağduyusunu yanına alıp mücadele etmeli. Böyle yaparsa demokrasinin önünü açar.

Hiçbir darbeye benim darbem iyidir dememeli. 1960 ihtilali seçimle değiştirilmesi muhtemel bir hükümete karşı yapılmıştır. Menderes ciddi anlamda yıpranmıştı. Gençlik hareketleri hızlanmıştı. Beklenseydi seçimlerde oyu azalacak, belki de iktidar olamayacaktı. Darbe ile alaşağı edilmesi yanlıştı. Alaşağı eden insanlar da bunun bedelini çok ağır ödediler. Hiç hak etmediğimiz hâlde o yıllarda toplumun geniş kesimlerindeki antikomünizm nedeniyle solcular ödedik bunun bedelini. Cumhuriyet kurulurken, Türklük üzerinden modem ulus projesi şeklinde yapılandırıldı. Tüm siyasal akımlar cumhuriyet eğitiminden geçti. İsteseler de istemeseler de bu düşünce ve eğitim davranış kalıplarını ve zihin dünyalarını etkiledi. Bu süreçten dinsel topluluklar da etkilendi.

Tüm darbelere kategorik olarak karşı çıkmak gerekir. Siz, onu mahkûm etmediğiniz takdirde, ayrımsız bir şekilde darbelere karşı çıkma şansını kaybedersiniz. Ben, 1960 darbesi ile anayasasını birbirinden ayırma eğilimindeyim. Ama 60 Anayasasını da eleştirerek... Bu anayasa ihtilalcilerin belki iç çatlaklarının sonucu ortaya çıktı. 27 Mayıs 1960'ta darbe, ordunun alt kesimlerinden geldi. ABD müdahale etti. Cemal Gürsel üzerinden emir komuta zinciri içinde görüntüsü verildi. Bir noktada ABD müdahale etti ve darbeci kadro arasında süratli bir tasfiye oldu. Bu karışıklık içinde dönemin tarihî ve toplumsal koşullarına uygun bir ana denk geldi. Mesela, o günlerde ABD'de Kennedy iktidardaydı. Dünyada yumuşama eğilimi vardı. Ortadoğu'da henüz baas rejimleri tüm gücüyle ortaya çıkmamıştı. Öyle bir ortamda anayasacılar grubu biraraya geldi. Yaptıkları anayasa asgari düzeyde de olsa demokratik unsurlar içeriyordu. Ancak bu anayasanın eksiklerini de görmek geriyor. Millî Güvenlik Konseyi ilk defa bu anayasada yer aldı. Asker siyasetin içine girdi. 1960 Anayasası'nın 4. maddesi darbecilerin yargılanmasını engelliyordu. Tabii senatörlük vardı mesela. Senatörlüğe bir sey diyemem ama darbe yapanlar tabii senatör yapıldı. Bunlar garabettir. Solcular, Kemalizmin sınırları ile hak ve özgürlükleri ayırmakta zorlanıyor.

Demokrasi dışı uygulamaları aydın tabir edilen insanlar nasıl benimsedi? Türk aydını bunu hep yaptı. Geçmişe bakın, kaç aydın var darbelerin karşısında duran? Bunun çok derin nedenleri vardır, belki buralardan başlamalı ama o başka bir çalışmanın konusu. Soruyu biraz somutlarsak en başta yasalarımız buna uygun. Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulunu kim seçiyor? 61 Anayasası'nda kısmen yargı bağımsızlığı ve parti içi demokrasi vardı ama 1980'de bunlar yok edildi. Millî Güvenlik Akademisini duyuyoruz. Saygın görünen birçok "allame"nin orada hoca olduğunu biliyoruz. Ben derin devlet yerine devlet çekirdeği tanımlamasını kullanıyorum. MGK'da devlet çekirdeği askerdir. Bunların temayülleri var. Komutanların değişmesi eğilimleri değiştirmiyor. Bir gelenek yürüyor. Toplumun tüm alanlarını tanımlıyorlar. O alanlarda uygun gördükleri kişileri eğitip geliştiriyorlar. Onların alanlarında süratle yükselmesini sağlıyorlar. Toplumun önünde görünür kılıp kritik dönemlerde bunları kullanıyorlar. YÖK'te bunu yaşadık. Bunları eğitiyorlar, bunlarla özel ilişkiler geliştiriyorlar. Millî Güvenlik Akademisi gibi legal kurumlarda eğitip ek imkânlar da oluşturarak. Bilmediğimiz başka ilişkiler de olabilir. Türk toplumu merkeze göre şekillenen bir toplumdur. Toplum bu kişileri kanaat önderi kabul edip oraya yönleniyor.

Ergenekon Operasyonu malesef bu mekanizmayı hiç aksatamadı. Bence bir nevi safra temizliği yapılıyor. Devlet çekirdeği gizli yapılanmalarını yeniden kuruyor. Hükümet bundan yararlanarak iktidarını sağlamlaştırmayı tercih etti bence.

Darbeyi yapan asker, İç Hizmet Kanununun 35. maddesindeki Cumhuriyet'i koruma ve kollama görevini öne sürer. Şu anda 35. maddeden de öte bir durum var. İkili bir devlet yapısı var. Asıl devlet asker. Millî Güvenlik Kurulu içindeki askeri kadro, görevde olduğu dönemin devlet çekirdeği. Millî Güvenlik Siyaset Belgeseli adlı gizli anayasa işlevi gören temel bir iç hukuk metinleri var. Hayatın her alanına yönelik müdahaleleri, bunun için gizli yönetmelikleri var. Gizli özel kuvvetler, psikolojik harp ve istihbarat birimleri buna eslik ediyor. Aynı zamanda tüm özel kuvvetleri sevk ve idare ediyorlar. MGK'nın Bakanlar Kurulu'na tavsiyeleri öncelikle ele alınıp o doğrultuda kanun ve kararnameler çıkarılıyor. MGK aynı zamanda anayasal bir kurum. Zaten 82 Anayasası'nın en belirgin özelliği MGK'yı anayasal bir kurum olarak merkezine almasıdır. Bir de biçimsel bir çok partili, anayasal parlamenter düzen var.

Bu temeldeki darbeci-militarist rejimin görünen yüzü. Eskiden buna Filipin tipi demokrasi, şimdi ise kibarca "kontrollü demokrasi" deniyor. Şimdi böylesine bütünlüklü bir düzen karsısında 35. maddenin lafı mı olur! Ayrıca darbe yapmaya gerçekten gerek yoktur, çünkü rejim kendini "sürekli darbecilik" biçiminde kurmuştur. Gerek toplumsal muhalefete hiç hayat hakkı tanımamak için kurulan kimi tezgâhların bumerang gibi ters tepmesi, gerekse inanılmaz bir darbe yapma ve güç olma hırsı "kontrollü demokrasi " ile yetinmemeyi getiriyor. Mevcut süreçte çözüm, ne yapıp edip Cumhuriyet'i demokrasi ile tamamlamaktır. Darbe yapmakla vatanı kurtarmak ve vatanseverlik arasında hiçbir ilişki yoktur, tam aksine vatan hainliği arasında ilişki vardır.

78'liler içinde darbecilerle işbirliği yapanlar var mı deniliyor. Olmaz olurumu? Darbe bizim kuşağı biçti. Sağıyla soluyla 5 bin genç öldürüldü 70'li yıllarda. ABD tüm 70'li yıllar boyunca Türkiye'yi istikrarsızlaştırma siyaseti izledi. Amaç umut dolu, geleceğini kendi elleriyle kuracağına inan bir toplumsal realiteyi tasfiye etmekti. Ülkücü gençler yükselen sol harekete ve toplumsal muhalefete saldırtıldı. Yetmedi. MHP içinden devşirilen bir grup Gladio karargâhlarında eğitildi. Çatlı'lardı bunlar. Sonra kitle katliamları. Görüntü ülkücü-devrimci çatışması. Bakıyorsun 1977'nin kanlı 1 Mayıs'ını örgütleyen Mehmet Eymür, Hiram Abas, Nuri Gündeş, o dönemin Genelkurmay Özel Kalem Müdürü Orhan Kilercioğlu. Büyük işadamları da var. Sonrası var: 16 Mart katliamı, Ankara Balgat ve Bahçelievler katliamları, Maraş, Corum katliamları... Türkiye bunların hiçbirinin hesabını vermedi ve hiçbiriyle yüzleşmedi. Asıl suçlular da hiçbir zaman ortaya çıkmadı.

Geçmişle bir şekilde yüzleşmek ve hesaplaşmak gerekiyor. Sağlıklı bir demokrasi ancak bu yolla olur. Çok kan döktük. Her tarafımız yara bere içinde. Artık yaralarımızı hep beraber adalet duygusuyla sarmanın, bansın, kardeşliğin zamanıdır. (Not: 78'liler Vakfı'mız, 12 Eylül darbesinin muhatabı olan kuşak tarafından kuruldu. 2000'den beri askeri müdahalelere karşı kamuoyu oluşturulması ve darbecilerin yargılanması için çalışıyor. Kenan Evren'in yaşadığı Marmaris'te düzenlediği 'Netekim Festivali'nin yasaklanmasıyla basında adından çokça söz ettirmiştir. Türkiye'deki gelişmeleri hassasiyetle izliyoruz.)

Celalettin Çan -78'liler Vakfı Sözcüsü



Erkan ŞEN, erkanshen@gmail.com
19 Ekim 2008, Pazar 17:58

Merhaba arkadaşlar, Yarın Silivri'de başlayacak olan Ergenekon Davası'na gitmek için sabah saat 07.30'da AKM'nin önünden otobüs kalkıyor. Gelmek isteyenler şu telefonlara isim yazdırabilirler:

Semiha: 0533 411 20 08
İlker: 0505 250 16 20
Hayri: 0506 471 65 62
Arife: 538 263 45 35

Sabah görüşmek üzere. Sevgiler, Erkan



berk tuğluk,
19 Ekim 2008, Pazar 16:06

perinçek, ergenekon soruşturması sona erdirilmeden pkk terörü bitmez demiş. ergenekon soruşturması 1-2 yıllık bir olay. peki ondan önce pkk terörü yok muydu. ayrıca apoyla perinçekin samimi fotograflarına ne demeli. perinçek, şuurunu içerde yitirmeye başlamış galiba. yoksa böyle aptalca bir açıklamayı niye yapsın. bence şuuru yerinde, kendini kurtlar vadisinin iskenderi sanıyor. rolüne fazla kaptırmış kendini ve resmen tehdit etmiş aslında. milli çözümmüş. sevsinler senin çözümünü.



Recep Yavuz,
17 Ekim 2008, Cuma 08:41

Orakoğlu, "Turgut Özal, Eşref Bitlis ve Uğur Mumcu'nun da Ergenekon tarafından öldürüldüğünü düşünüyorum". Emniyet Genel Müdürlüğü Eski İstihbarat Daire Başkanı Bülent Orakoğlu, "İmralı'da tutuklu bulunan terör örgütü PKK'nın elebaşısı Abdullah Öcalan'ın Ergenekon terör örgütünün bir üyesi olduğunu" söyledi. "Bunun PKK'nın arşivinde olduğunu belirten" Orakoğlu, "ABD, Irak, Suriye, İran ve Türkiye'de PKK'nın nasıl başladığını raporlamıştır. Bu raporlar 4-5 sene önce açıklanmıştır. Açıklanan raporda İran, Irak, Suriye'de PKK'nın nasıl kurulduğu anlatılmış Türkiye'de nasıl kurulduğunu anlatan kısım karartılmıştır" dedi. "28 Şubat iradesinin arkasında Ergenekon vardı" diyen Orakoğlu, hükümetin ve Genelkurmay'ın 'Ergenekon' operasyonunu desteklediğini de ifade etti. Orakoğlu, "Turgut Özal, Eşref Bitlis ve Uğur Mumcu'nun da Ergenekon tarafından öldürüldüğünü düşünüyorum" şeklinde konuştu.



sevilay uğur,
16 Ekim 2008, Perşembe 10:40

Eruygur GATA'ya Sevk Edildi! "Ergenekon" sanığı emekli Orgeneral Şener Eruygur, Kocaeli Üniversitesi Hastanesi'nden ailesinin isteği üzerine İstanbul GATA'ya sevk edildi. "Ergenekon" soruşturması kapsamında tutuklu bulunduğu Kocaeli F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevinde merdivenlerden düşerek beyin kanaması geçiren ve boyun kemiği kırılan emekli Orgeneral Şener Eruygur, 30 gündür tedavi gördüğü Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim ve Araştırma Hastanesinden ailesinin isteği üzerine İstanbul Gülhane Askeri Tıp Akademisine (GATA) sevk edildi.

Ne güzel unutturdular değil mi arkadaşlar ergenekonu? Bir savcı ne diyordu? Üç beş polis asker gidecek ondan sonra gör müdahaleyi. Sahi bu ergenekoncu terör örgütü mensubu vatan hainleri ne zaman yargılanacaktı ya? Neyse hoşgittin Eruygurum! Paçayı kısmen yırttın. Bakalım kalanı da kurtaracak mısın(ız)?. Vatan ve Millet hayrına acil şifalar diliyorum. Bir an önce konuşmaya başlasan iyi olur! Tabi içeride verilen ilaçlarla LAL olmazsan tabi. Doktorun ifade ediyor. Hafif yürüyorsun, yavaş yavaş çayını içiyorsun, yavaş yavaş yürüyebiliyorsun, yavaş yavaş gezebiliyorsun şahsen ben senin hastalandığından emin değilim dışarıya çıkabilmen için böyle bir bahane uyduruldu. TSK ne zaman seni ve arkadaşın tolon'u ziyaret etti, ardından ayağın kayıverdi de merdivenden düştün. Oysa turp gibiydin. O miting senin bu benim deyip ne de canla başla koşturuyordunuz! Sonra birden peşpeşe hastalanıp çaktırmadan cezaevinden tüymeye başladınız. Şimdi tahliyesiniz. Gata'da askeri danışmanlarınla başbaşa verir, beyin fırtınaları yapar ergenekon davasını akamete uğratmak için bir yolunu belki bulursunuz siz. Diğer çaktırmadan tüyenleri de unutmadık. Sayın ferit ilsever kanser teşhisiyle çıkartıldı. Sapa sağlam bir şekilde piyasada. aynı zamanda tahlilleri de temiz çıktı. Bakalım geride kimler var. Çok geçmez, dışarı çıkarlar ve tv de kendilerini Cumhuriyet ve Atatürk konusunda asıp keserken görürüz. Bunların tezgah olduğunu, eruygur'un kısa bir süre sonra gata ya gidip paşalar gibi yaşayacağını bu sitede bağırmıştık. Aptal yerine konuluyoruz ama aptal değiliz. Ayrıca Kocaeli Üniversite Hastanesi 1 numaralı bir hastane. İddia ediyorum. gatadan daha iyi. Uzman kadrosu ve diğer durumları. Akıllı bina dedikleri. Oysa paşanın çıkış yeri askeri hastane olan gata. Şimdi bir haber çıkar paşa yoğun bakımda. görüşmeye izin verilemiyor malesef(!) Neden paşa normal bir hastanede değil acep... Aynı Şemdinli uzmanları gibi. Meclis araştırma komisyonu üyelerini Askeri cezaevine almadılar. Neden çünkü içeride kimse yok. memleketin yüz karası emekli subayları böyle oluyor. Hepsi mi böyledir acaba diyorum. Bu vatan için hizmetlerinden eminiz(!). Ancak bir de kendilerini memleketin sahibi gibi görmeseler... İnsan acıyor ama suçlu cezasını çekmeli.. Hadlerini aştılar.



sevilay uğur, star gazetesi,
16 Ekim 2008, Perşembe 06:27

Kapatılan Anafartalar dosyasının geride bıraktığı Ergenekon-pkk-tak bağlantısı soruları. 2007 Mayıs ayında Güven Akkuş isimli teröristin üzerindeki bombayı ateşlemesi sonucu 9 kişinin öldüğü 79 kişinin de yaralandığı Ankara Ulusta'ki Anafartalar Çarşısı saldırısına ilişkin soruşturma cumhuriyet savcısı tarafından tamamlandı. Star Gazetesi'nin haberine göre, Ankara Cumhuriyet Savcısı Cemil Tuğtekin, yaklaşık bir buçuk yıldır yürüttüğü soruşturma sonunda canlı bomba Güven Akkuş'un (28) öldüğü ve bağlantıları tespit edilemediği gerekçesiyle takipsizlik kararı verdi. Derin PKK olarak tanımlanan TAK'ın üstlendiği saldırının kapatılması ardında birçok soru bıraktı. TAK-PKK- Ergenekon ilişkisinin araştırılıp araştırılmadığı, canlı bombaya bombayı kimlerin verdiği, bombanın Ankara'ya nasıl geldiği gibi sorular karanlıkta kaldı. 'PKK'yı Yöneten Türkler' kitabıyla Ergenekon ile PKK arasındaki ilişkiye ilk olarak dikkat çeken eski İstihbarat Daire Başkanı Bülent Orakoğlu, 'TAK, PKK'nın Ergenekon'dur' dedi. Osman Öcalan da bu derin yapıyı deşifre ederek TAK'ın ve PKK'nın Türk derin devletine hizmet ettiğini itiraf etti. DGM eski Savcısı Mete Göktürk 'Takipsizlik kararı nihai bir karar değildir, zaman içinde yeni kanıtlar bulunursa takipsizlik kararı verilmiş olmasına rağmen soruşturma yenilenir. Suçtan zarar görenler Ağır Ceza Mahkemesi'nde karara itiraz edebilirler' dedi.



sevilay uğur,
15 Ekim 2008, Çarşamba 07:23

Ergenekoncu ülkücülerden solcu(!) Deniz Baykal'a gizli ziyaret. Ülkücüler, Ergenekon'a destek verdiği için Baykal'a teşekkür etti. Baykal’a teşekkür ziyaretinde bulunan eski İstanbul Ülkü Ocakları Başkanı Temiz'den Baykal'a tam destek. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’a dün sürpriz bir ziyaret gerçekleşti. Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınan ve ardından serbest bırakılan eski İstanbul Ülkü Ocakları Başkanı Avukat Levent Temiz ve eski MHP’li Milletvekili merhum Mehmet Gül’ün oğlu Şeref Gül dün Baykal’ı TBMM’de ziyaret ederek bir süre görüştü. Yaklaşık 10 dakika Baykal ile görüşen Temiz ve Gül, CHP liderine Ergenekon soruşturması kapsamında kendilerine destek vermesinden dolayı teşekkür ettiler. Randevu talebinin Temiz ve Gül’den geldiği öğrenilirken Baykal’ın Türkiye’nin yaşadığı sorunları ve terör konusundaki görüşlerini aktardığı öğrenildi. Görüşmenin ardından değerlendirmede bulunan Avukat Levent Temiz, “Bizim gözümüzde Baykal direnen tek adamdır” dedi. Milli devletin yıkılması ve parçalanması için pek çok çevrenin oyunlar oynadığını da öne süren Temiz, “Milli devletin parçalanmaması için tek başına mücadele veren lider Baykal’dır” diye konuştu. Temiz, “Ben MHP’liyim ama Baykalcıyım. Bir MHP’li olarak Baykal’ın siyasi çizgisini takip ediyor ve destek veriyorum. Böyle kritik bir süreçte bence parti gözetmemek gerekir. Kim bu terörün önüne geçecekse ona destek olmak bizim görevimizdir” dedi. (Bugün gazetesi, 15 ekim 2008 tarihinden alıntıdır)



Abdullah Harun, aharun@gmx.net
13 Ekim 2008, Pazartesi 10:35

Asrın Davasına sayılı günler kala Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz'e "Aydınlık"çıların karanlık tertibi. Ergenekon soruşturma ve davasını akamete uğratmak amaçlı kontrgerilla provokasyonları devam ediyor! Çevresinde "tecavüzcü coşkun" diye bilinen bir elemanlarına yaptırdıkları haber ellerine yüzlerine bulaşan kontrgerillacılar, olayda adı geçenlerin anında yalanlamalarıyla spot ışığına yakalandılar! Tecavüzcü'nün gizlenemeyen karanlık yılları bir bir ortaya çıktı.

Savcı Öz hakkındaki haberlerin Aydın'da tertiplendiği ortaya çıktı. Asılsız haberin mimarı tecavüzcü çıktı. Asrın davasına sayılı günler kala, Ergenekon soruşturmasını yürüten savcı Zekeriya Öz hakkında karalama kampanyası başlatıldı. Aydınlık Dergisi ile Cumhuriyet ve Sözcü gazetelerinin geçen hafta gündeme getirdiği bir haber, kampanyanın en dikkat çekici örneğini oluşturuyor. "Ergenekon savcısının gizlenen karanlık 4 yılı" başlıklı haberlerin, Aydın'ın Çine ilçesinde tertiplendiği ve iftiralardan ibaret olduğu ortaya çıktı. Hem ilçe halkı hem de haberde adı geçen kişiler, yapılan dezenformasyonu gözler önüne serdi.

'Öz'ün Çine'den Mutki'ye sürüldüğü, bir işadamı tarafından kafasına silah dayandığı, eşinin çarşaflı olduğu, esnafı haraca bağladığı, yolsuzluk yaptığı' iddiaları araştırıldı. Öz'ün kafasına silah dayadığı ileri sürülen işadamı Mehmet Ocak, "Tamamen uydurma. Öz'ün birinden haraç istediğini de ne gördüm ne de duydum. Bu medya kuruluşlarına ihtarname gönderdim." dedi. Öz'ün ev sahibi ve komşusu olan Ali Kandemir de, "Çok efendi ve saygılıydı. Eşi çarşaflı filan değildi." bilgisini verdi. Adliyede yolsuzluk iddiasını ise yine bir adliye çalışanı yalanladı: "Yolsuzluğu yapan Ayhan U.'ydu, istifa etmek zorunda kaldı."

Türkiye tarihinin en önemli davalarından birine adım adım yaklaşılıyor. Haklarında iddianame hazırlanan 86 sanık 20 Ekim'de hakim karşısına çıkacak. Şüpheliler, 'kaos ortamı oluşturarak, darbeye teşebbüste bulunmakla' suçlanıyor. Duruşma tarihi yaklaştıkça bazı kesimlerin dezenformasyon amaçlı yayınlarının sayısı da artıyor. Bu konuda soruşturma kapsamında yapılan aramalarda suikast planlarının ele geçirildiği İşçi Partisi'ne bağlı yayın yapan Aydınlık Grubu başı çekiyor. Ümraniye'de patlayıcıların ele geçirildiği 12 Haziran 2007'den bu yana sürekli maksatlı yayınlar yapan Aydınlık, soruşturmayı 'TSK'ya karşı yapılmış bir operasyon' olarak göstermeye çalışıyor.

Söz konusu yayın organının bu politikası iddianamede de ele alınıyor. Savcı Zekeriya Öz, örgütün bu propagandasına şu şekilde dikkat çekiyor: "Kendilerini Türk Silahlı Kuvvetleri adına hareket ediyor gibi gösterip kendilerine karşı yapılan her türlü adli soruşturmanın Türk Silahlı Kuvvetleri'ne karşı yapıldığı şeklinde kamuoyunu yanılttıkları, ayrıca adil yargılamayı etkileme suçuna teşebbüs ettikleri gibi (bu konuyla alakalı suç duyurularının dosyada bulunduğu) ülkemizin en değerli kurumlarından olan Türk Silahlı Kuvvetleri'nin adını da kendi örgütsel faaliyetlerine karıştırmak suretiyle kendi faaliyetlerini legal faaliyetler gibi göstermeye çalıştıkları anlaşılmıştır." (Haberle ilgili daha ayrıntılı bilgi)



recep yıldırım,
13 Ekim 2008, Pazartesi 09:58

Ergenekoncular, savcı Öz'ü bir tecavüzcünün haberiyle yüzkızartıcı suçlarla karalamaya kalkışmışlar. "mao'ya aydınlık", "baas cumuriyeti" ve "ergenekoncuların sözcü"sü gibi ergenekoncu medya da bu tecavüzcü coşkun'un haberine balıklama atlamış tabi. Bereket Yöre halkı ve ilgililer bizzat yalanlamışlar iddiaları da ergenekoncuların planları suya düşmüş. savcım zekeriya Öz, Türk Milletinin gönlünde taht kurdunuz. Sizi yürekten kutluyorum. Bu pislikleri ülkemizden temizleyene kadar Türk Milleti Adına karar verici olarak sizlerin yanınızdayız. Sevgi ve saygılarımla.



Recep Taşkın,
10 Ekim 2008, Cuma 10:55

Ergenekoncu 2 isme tahliye 4 kişinin tahliye istemine ret! Ergenekon soruşturması çerçevesinde tutuklanan gazeteci Tuncay Özkan, eski İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Adil Serdar Saçan ve eski Esenyurt Belediye Başkanı Gürbüz Çapan ile İP Genel Başkanı Doğu Perinçek'in eski avukatı ve Aydınlık dergisi yazarı Emcet Olcaytu'nun tutuklanmasına avukatlarınca itiraz edildi. İtirazı değerlendiren İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Heyeti, Tanju Güvendiren ile Hüseyin Nazlıkul'un tahliyesini kararlaştırdı. Diğer 4 kişiye ilişkin tahliye talebi ise reddedildi.



Recep Taşkın - Moderatör (Engin Ardıç, Sabah),
9 Ekim 2008, Perşembe 10:25

Bizde "ırkçı komünistler" vardı hani, yirmi birinci yüzyılda Komünist Turan İmparatorluğu kuracaklardı. Bunlar "teori" düzeyinde kalıyorlar. Eylemcileri daha da zavallı. Bakın kafaları nasıl çalışıyor: Danıştay'ı basıyorlar, yargıçları vuruyorlar, "Türkiye'ye şeriat gelsin, Recep Tayyip Erdoğan bir an önce şeriatı getirmelidir" diye slogan atıyorlar. Basındaki kuyrukçuları da bunun üzerine döşeniyor: Dinciler Atatürkçüler'i vurdular! Uyan uyan Gazi Kemal, Ankara'nın taşına bak! Kimse yutmuyor. Cumhuriyet gazetesine bomba atıyorlar... Eh, Cumhuriyet gazetesine kim bomba atmış olabilir? (Vallahi ben yapmam.) Alavere dalavere, dinciler okkanın altına. Kimse yemiyor. Yargıtay Başsavcısı da yemedi. Daha önce Danıştay baskınını AKP aleyhine açtığı davada kullanmış olan Sayın Abdurrahman Yalçınkaya, şimdi görüş değiştirdi, bir tebliğ yayınlayıp "Danıştay saldırısını Ergenekon soruşturmasından ayrı tutan" mahkeme kararının onaylanmamasını istedi! Sayın başsavcı, Ergenekon yaptı demiyor, bağlantı var, yapmış olabilir, araştırılsın diyor. Kabul edilirse, karar bozulacak, dava yeniden görülecek. Kim demiş memleket kalkınmıyor diye? (Engin Ardıç, Sabah, http://arsiv.sabah.com.tr/2008/10/09/haber,40773B80F33C437CB6E2E1BE0150B869.html)



ibrahim iyi,
9 Ekim 2008, Perşembe 08:37

ergenekona dokundukca daha neler olacak,bunlar dada isin uyarilari,yani ,bakin biz daha ölmedik,bitmedik ,istersek türkiyenize daha neler yapabiliriz mesaji veriliyor ama bu hükümet kararligini bozmaz olaylarin üzerine cesurca giderse bu islerin arkasinda kimlerin oldugu ortaya cikacak ve insallah hersey daha iyi olacak bundan eminim ve umutluyum yeterki umutlar kirilip sagduyuyu elden birakmiyalim.



Ali Yürekli,
8 Ekim 2008, Çarşamba 05:48

Ergenekona Türk metal iş sendikası para aktarmış. Daha Kimler Para Aktardı Acaba Ergenekonu çok daha büyük balıklar da(holdingler de) besliyor olmalı. İhale almak için Ergenekonla sıkı fıkı olmalısınız. Bu da Ergenekonu korumak kollamakla para aktarmakla olur. Kaz gelecek yerden tavuk esirgenir mi? Ergenekonun ilk hedefi kendinin yönetebileceği yön verebileceği bir iktidarı başa getirmektir. Bu aynı zamanda devletin büyük ihalelerine giren Ergenekoncu işadamları için büyük bir ayrıcalık. Devleti meşru bir şekilde soyuyorlar.(ihaleleri ucuza kapatıyorlar.) Askeri ihalelere fesat karıştırmış ergenekoncular. Aktütün ve benzer karakol inşaatlarıyla ya da yerlerinin değiştirilmemesiyle ilgileri araştırılmalı.



tuğrul çorbacı, Zorgenekon
8 Ekim 2008, Çarşamba 05:43

Ergenekon meselesi tam bir çizgi roman havasına büründü.. Artık meselenin ne olduğu,kimleri hedef aldığı,ortada suç olmadan herkesin hürriyetinin nasıl bağlandığı kabak gibi meydanda. Ergenekon meselesi bir sindirme ve dayatma sürecidir.Bunun da suç aleti hukuktur, kanunsuz ve ölçüsüz dinlemelerdir. Gözaltına alınan kişilerin hükümet çevresinden en azından bir kişiyle bile bağlantıda, irtibatta ya da ajanlık yaptırmak gibi bir amaçla ilişkisinin olmamasının açıklanabilirliği yoktur.



Abdullah Harun, aharun@gmx.net
26 Eylül 2008, Cuma 08:47

SAĞLIK SORUNUYLA TAHLİYE EDİLENLER VEYA TAHLİYE ÜMİDİNİ KAYBETMEYENLER: Ergenekon soruşturmasında halen tutuklu bulunan ve davanın seyrini önemli ölçüde etkileyeceği düşünülen isimler sağlık gerekçesiyle bir bir tahliye ediliyor. Sağlık gerekçesiyle bırakılan zanlılara neredeyse her gün bir yenisi ekleniyor.
1. İLHAN SELÇUK: İlk olarak İlhan Selçuk, sağlık koşullarının cezaevinde kalmaya müsait olmadığını belirterek, savcının tutuklanma talebine rağmen 45 saat sonra serbest bırakılmıştı.
2. KEMAL ALEMDAROĞLU: İkinci olarak aynı dönemde gözaltına alınan İstanbul Üniversitesi eski rektörü Kemal Alemdaroğlu, avukatının, gözaltı sürecinde müvekkilinin hiçbir sağlık problemi bulunmadığını açıklamış olmasına rağmen sağlık sorunları nedeniyle tahliyesini sağlamıştı.
3. VELİ KÜÇÜK: Üçüncü olarak ergenekon operasyonunun kilit ismi sayılan emekli Tuğgeneral Veli Küçük, 9 aylık tutukluluk süresince 'düşme' dahil pek çok farklı sebeple defalarca hastaneye kaldırıldı ve her seferinde tahliyesini istedi, ama henüz başaramadı. Acaba TSK'nın onu cezaevinde görmezden gelmesi yani gözden çıkarmasının tahliyesini sağlayamamasında etkisi olabilir mi?
4. AYŞE ASUMAN ÖZDEMİR: Dördüncü olarak yaklaşık bir yıldır tutuklu bulunan Ayşe Asuman Özdemir'in epilepsi ve siroz olduğu bilgisi medyada yer alınca tahliye kararı geldi.
5. ŞENER ERUYGUR: Beşinci olarak Ergenekon'un yöneticisi olduğu iddiasıyla Kocaeli F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nde tutuklu bulunan emekli Orgeneral Şener Eruygur ise sürecin şimdilik son halkasını teşkil etti.

TAHLİYE OLMA KUYRUĞUNA GİRENLER:
6. HURŞİT TOLON: Altıncı olarak Eruygur'dan sonra, Hurşit Tolon da hastaneye kaldırıldı. Tolon, muayene edilip tekrar cezaevine gönderilirken, avukatının ilk açıklaması, "Tahliye talebinde bulunacağız." oldu. Avukat İlkay Sezer, müvekkilinde bulunan rahatsızlıkları ise şöyle sıraladı: "Yüksek tansiyon, prostat, kalp, aşırı kilo kaybı." İddialara göre hapishane şartlarından en çok şikâyet eden Hurşit Tolon'un sağlık gerekçesiyle serbest bırakılması için 'kalp damar raporu' bile hazırlandı.
7. ARİF DOĞAN: JİTEM'in kurucusu olduğu iddia edilen Ergenekon kapsamında tutuklu emekli Albay Arif Doğan da kalp damar rahatsızlığı sebebiyle hastaneye kaldırıldı.
8. ADİL SERDAR SAÇAN: Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınan eski İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Adil Serdar Saçan'ın avukatı, müvekkilinin 2 yıl kadar önce kalp krizi geçirdiğini, kalp-damar ve tansiyon hastalığı bulunduğunu, bu gibi sağlık sorunları yüzünden bir an önce ifadesinin alınması amacıyla savcılığa dilekçe verdi.
9. TUNCAY ÖZKAN: Gözaltına alınmadan önce 'işkence tezgâhlarından geçmeye' bile hazır olduğunu söyleyen Tuncay Özkan'ın eski avukatı CHP'li Şahin Mengü, Özkan'ın bazı sağlık sorunları olduğunu, buna dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı.
10. ?.. Bakalım sırada hastalanıp tahliye isteyecek kimler var?



bunyamin aksoy, keser döner sap döner
26 Eylül 2008, Cuma 07:10

Terör örgütünün listesi çok kabarık ve çok renkli simalar var.Abdullah Öcalan,Doğu Perinçek,Sisi,Tuncay Özkan,emekli paşalar.Acaba soruyorum,terör örgütü kurmak vatana hainlik değilmidir?İnşaallah idamla yargılanırlar. keser döner sap döner. hiç böyle olacağını hayal etmemiştiniz değil mi??? Dünyanın binbir türlü hali var...Güzel günleriniz geride kaldı, şimdi arkamıza yaslanıp önce bu dünyada neler karıstırmısısnız bi inceleyelim...zamanı gelince öbür dünyada da incelenecek işlediklerinizi usul usul..yediğiniz kul haklari, devlet malı, yetim malı bakalım yakanıza yapışacak mı yapışmayacak mı....



Tolga Kartal,
26 Eylül 2008, Cuma 06:58

Bu dava hakkinda yapilan yayinlara ve yorumlara sasirmamak, normal düsünen bir insan beyni icin mümkün degil.!Birkac emekli askeri,iki üc gazeteci ve emekli polis sefini, magazin dünyasindan birkac simayla soslayip servis yapmak, bu davaya asil zarar verecek olan budur.Bu ciddi bir suclamadir ve buna göre de degerlendirme yapilmasi lazim.Hicbir aktif siyasetci, asker, polis ve bürokratin icinde olmadigi böyle bir örgütlenme söz konusu olabilir mi?yoksa hepsi hedef sasirtmacami? zamanla görecegiz



yasin barutcu, Genc Siviller, suyu çıkan ergenekon
24 Eylül 2008, Çarşamba 09:32

arkadaşlar anlamadım ya....! ergenekon dedikleri ne mübarek davaymış.. meğerse.! vatana ihanetle suçlanan her zanlının başına bir iş geliyor. ya merdivenden düşüyor, ya tansiyon, ya kalp, ya kolesterol... ya bu adamlar allahın gazabınamı uğruyor yoksa salıverilmeleri için oyunlarmı yapılıyor.. anlamadık gitti! bu arada cezaevindeyken kene tarafından ısırılıp kırım kongo kanamalı ateş şüphesiyle kim çıkacak cezavinden merak ediyorum........



Recep Yavuz,
24 Eylül 2008, Çarşamba 06:57

Günlerdir yoğun bakımda olan Eruygur 7 gün sonra gözünü açmış. Tahliye olduğunu ve gata'da tedavisinin yapılacağını öğrendiyse tabi gözü açılır. Birşeyler dönüyor belli. Tolon da hastaneye kaldırıldığına göre ve üstelik birkaç gündür onun da fenalaşıp hastaneye kaldırılacağı oysa turp gibi sağlıklı olduğu söylentileri vardı, demekki bir tezgah kurulmuş,demekki askerlerle savcılar veya hükümet arasında bir anlaşma olmuş el altında. ben öyle anlıyorum. Öyleyse şunu da anlıyorum, büyük ihtimalle ergenekon davası fos çıkmayacak bir takım cezalarla neticelenecek. Ama cezalandırılanlar alt düzey sanıklarla sınırlı kalacak. YAZIK! Bunun ne anlamı olacak? Katillerle uzlaşanlar kaybetmeye mahkumdur. Uzlaşanlara hakkımı helal etmiyorum. Bizi,şimdiki nesli düşünmüyorsanız gelecek nesilleri düşünün onları gözönüne getirin. Onlara nasıl bir Türkiye bırakacağız katillerin cezalandırılmadığı bir Türkiye mi? Yapmayın etmeyin ey ergenekonculardan ürkenler, uzlaşma yoluna gidenler???



Abdurrahman ULAŞ,
24 Eylül 2008, Çarşamba 06:41

Bu soruşturmayı yürüten savcıların özel olarak bir görev kalkanı içine alınması gerek.Çünkü derinleştikçe derinleşen bir soruşturma.Sonu gelecek gibi de görünmüyor.Bu sebeple savcılara özel olarak görev ve yetki verilmesi lazım lakin bu dereceye gelmiş bir soruşturma için işlerini rahat rahat yapamazlar. Ayrıca artık sıranın muvazzaflara geldiği kanatim kavileşmiş durumda. Genel kurmayın ordu içindeki çürük elmeları ayıklamasının vakti geldi de geçiyor bile.bunu yaparken üstü kapalı değilde alenen yapması gerektiğini düşünüyorum.bu iş sivri sinekleri yok etmekle olmaz artık bataklığı kurutma zamanı.küçük başlarla beaber büyük başlarıda ezme zamanı.Yargının önüne tek tek çıkarma zamanıdır.



Ali Alemdaroğlu, arkadaş bu nasıl iş bu yaşta bu ne hırs
24 Eylül 2008, Çarşamba 06:31

hükümete helal olsun, biraz muhalefete bile, ki muhalefet olmuyor, beklendiği kadar bu davaya. umarım bu hükümet bu yılanın kuyruğuyla puluyla uğraşırken başını da bulup ezer, o baş gelip hükümeti bulmadan. arkadaş bu nasıl iş bu yaşta bu ne hırs ya anlamak mümkün değil tutuklananlatın yarısını bir ayağı çukurda bazılarının iki ayağıda cok merak ediyorum vaat edilen ne bu azim bu entrika gerçekten ilginç isteyipte olamadıkları ne var yada almak isteyipte alamadıkları ne var? bence tek cevap var. herşey bu dünyadan ibaret sananlar yapabilir bunu bitmeden toprak olmadan şunu yapmalıyım hayır hayır ölmemeliyim. öldüğümde arkamdan yanacak mum sayısıda kaliteside daha cok olmalı . benim aklıma başka bir cevap gelmiyor... Nasolsa Beni de Alacaklar Bari Ben Davet Edeyim:):) Basit fakat zekice diyebileceğimiz bir hamle. Nasolsa suçum ilerde ortaya çıkacak bari beni de alında burada beni ne zaman içeri alacaklar diye kendi kendimi yemiyeyim. Artık içerde işlediğin suçları yersin. Hadi artık bitirin bu işi, bıktık her akşam tüm kanallarda aynı haberi duymakktan ,eğer savcılarımız işi toparlayamıyorsa ithal savcı getirsinler. asrın davasıymış!?! ne asrın davası be? adamlar birbir tahliye oluyo.. buraya yazıyorum özkan da çıkar tolonda çıkar... Bence Türkiye Cumhuriyetinde TSK İstemediği Sürece Kimse Ceza Alamaz.Acı Ama Gerçek Bir Adalet Varsayımıdır Bu...! Ama Bilimelidir ki SSCB Adaletsizliğ Yüzünden Çöktü,Tarihin Karanlıklarına Gömüldü.Bu Yüzden Adil Olmalıyız.Hele Hele Ülkemizde Binlerce İnsanın Faili Meçhul Bir Şekilde Öldürülmesinden Sorumlu Bir Organizasyonu Kimse Aklamamalı Ve Korumamalıdır...!



mustafa pergel,
24 Eylül 2008, Çarşamba 06:22

Ne oluyor, bir gevşememi var. Aman dikkat. Ergenekona yakışır bir yargılama bekliyoruz. Çünkü ergenekon çok ciddi bir iş. Yargılanmasıda lütfen ciddi olsun. Hepsi turp gibi.. neresi hasta.. hepsidümen.. bunları cezalandırmadan bu iş biiterse hakkımı helal etmiyorum mahşerde iki elim yakalarında.. hem savciların hem onların..hem bir ay sonra görün siz hepsi çakı gibi olacak ve işi sulandıracaklar..SAVCILAR NEDEN KORKUYORLAR.. ALLAHTAN KORKUN ADALETİ YERİNE GETİRİN..SIRAYA GİRDİLER. Bu iş G.Kurmayın ziyaretinden sonra çıktı..ben affetmiyorum..



selma gümüş,
24 Eylül 2008, Çarşamba 06:21

hukuk nerde? ergenekon davasını pek akibeti olumlu görmüyorum.bunları tek tek hastalık bahenesiyle salıvercekler.yakında zekeriya öz ü sanık sandalyesinde görsek hiç şaşırmayacaz. Tek perdelik bir komedi... Söynelecek tek söz kaldı; DÜZENİN ÇİVİSİ ÇIKMIŞ !!!! Bunların bu hallerini görünce askerde sürekli revire çıkanlar geldi aklıma. Baksanıza şimdi de eski komutanlar revire çıkacağım diye uğraşıyor. Asker ziyaretinden sonra sırayla hastaneye kaldırılmalar başladı. Acaba yeni taktik sağlık sorunları nedeni bahanesiyle gelecek tahliyeler mi? Bunların tedavisi cezaevinden takiple yapılamıyor mu? Şu anda ergenekon dışında başka bir suçtan tutuklu bulunan kaç kişinin tahliye sebebi sağlık sorunları acaba. Bunun içinde bir bit yeniği var ama kokusu umarım savcı öz'e ulaşmıştır. Savcı bey'e güveniyorum ve sonuna kadarda destekliyorum. Umarım akıbeti konusunda olumusz gelişmeler yaşanmaz. fert olarak etkili bi silah olan duamız var ihmal etmemeli.. durum çok net;dışarıda kalanlar içeri girenlerden daha güçlüler.küçük balıkların yakalanması büyük balıkları can havliyle daha tehlikeli hale getirebilir.ama ben inanıyorum bunlar son çırpınışlar!bir büyüğün dediğini hiç unutmamalı:bunlar ateşin sönmeden önceki son harlanması.



ahmet salih tuna,
24 Eylül 2008, Çarşamba 06:19

Kurtlar vadisi Pusu gerçek oluyor. hani şu iskender Büyük varya hapisten bir şekilde kurtulan bu tahliyelerde bana artık o diziyi iyice inandırıcı olduğuna inandırmaya başladı neden tahliye oluyorlar sağlıkları düelinceye kadar hastanede kalırlar düzeldikten sonra alırsın yine içeriye olur biter. ha aklanırsalar zaten çkarlar miting miting koştururken bişey olmuyordu şimdimi sırayla hastalanıyorlar çok inandırıcı gelmiyor ama hayırlısı.



bekir kartal, Böyle dolambaçlı yolları bırakın!!!
24 Eylül 2008, Çarşamba 06:16

Böyle dolambaçlı yolları bırakın mertçe olan biteni millete söyleyin. Onları bişeyden anlamaz koyunlar yerine koymayın. Biraz saygınız yok mu şu halka?! İnsan değil mi sizin gözünüzde onlar?.. İyi taktik, baktılarki hastayım diyenleri ya tahliye ediyorlar ya da şartlı salıyorlar bide biz deniyelim dediler.Şimdi sıra DOĞU PERİNÇEKTE mi!!!! ergenekon filminin senaristleri milletin gözünün içine baka baka oyuncularını bir bir ödüllendirmeye başladı.Birileri buna dur demeli. Nereye Paşam Tehliyeye Pardon Hastaneye. Anlatın anlatın masal dinlemek hoş oluyor. Masal içinden bir kaç tane darbe çıkana kadar bekleyin. Kendinizi kandırın bu masallarla.



Bu bölüme mesaj yolla



Sayfa    BirÖnceki  1  2  3  4  5   6  7   BirSonraki


ŞOK! TSK'daki Fetö'den darbe

15.07.2016 22:46 Türkiye, 15 Temmuz saat 22:00'den beri şok dakikalar yaşıyor.. İlk önce Jandarmadan bazı birliklerin İstanbul'un iki yakasını birbirine bağlayan köprüleri tanklarla ulaşıma kapattığı haberleri geldi. İlerleyen dakikala..
Tamamı 15.7.2016

İşte çılgınlıklarının nedeni

17.07.2016 14:13 TSK'daki Fetö'cülerin darbe girişimi "çılgınca" ve "gözü dönmüş" olarak değerlendiriliyor. Bir çok detay bu değerlendirmeye yol açıyor. Örneğin Meclis'in bombalanması.. Örneğin TRT'yi ele geçirirken canlı yayında darbe..
Tamamı 17.07.2016

İşte Paralel'in 81 il imamı

20.01.2015 21:02 Fetullah Gülen cemaatinin Marmara bölge imamı ile birlikte 8 il imamı olduğu iddia edildi. Bu isimlerin fotoğraflı özgeçmişleri yayınlandı. Bu imamların bir devlet memuru gibi terfi alarak kademe kademe yükseldiği iddia ediliyor..
Tamamı 20.01.2015

Paralel'e de Ergenekon'a da hayır

11.03.2014 14:52 Türkiye'de dün yargıda şiddetli bir deprem yaşandı. Daha önce benzeri yaşanmayan bu depremin merkez üssü, Ergenekon davasına bakan özel yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi oldu. Ergenekon davasına bakan İstanbul ..
Tamamı 11.3.2014

Büyükanıt: Huzurum kalmadı!

19.12.2015 23:00 Abdullah HARUN / kontrgerilla.com - 27 Nisan e-muhtırası soruşturmasında 'şüpheli' olarak sorgulanan dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın ifadesi ortaya çıktı. Kontrgerilla.com'un ulaştığı iki sayfalık ifaded..
Tamamı 19.12.2015

Fehmi Koru sitemize taş attı

12.10.2015 19:46 Maişet derdi nedeniyle yaklaşık 1 yıldır günlük yerine haftalık haber girişine geçmek zorunda kaldık. Dikkat edenler bunu farketmiştir. Saatlerdir süren bu haftalık haber girişini de az önce tamamlamış ve internet..
Tamamı 12.10.2015

Şok!!! Savcı Öz yurtdışına kaçtı

18.08.2015 20:19 HSYK tarafından haklarında terör örgütü üyeliği suçlamasıyla soruşturma başlatılan, ardından mahkemece yakalama kararı çıkarılan savcılar Zekeriya Öz ve Celal Kara'nın yurtdışına kaçtıkları ortaya çıktı. Mahkeme eski s..
Tamamı 18.08.2015

Balyoz Planı gerçek: 7 beraate itiraz

09.10.2016 13:55 Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Orgeneral Çetin Doğan'ın da aralarında bulunduğu 7 sanığın beraat kararının bozulması yönünde görüş bildirdi. 6 Ekim'de yaşanan gelişmeye göre, Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı adına B..
Tamamı 9.10.2016

Belgesel: Gezi'nin ardındakiler

24.06.2013 11:20 Taksim Gezi olaylarına katılanlar.. Haber, açıklama ve attıkları twitlerle destek verenler.. 'Çapulcu' olduklarını açıkça belirtenler.. 'Mesele Gezi değil sen hala anlamadın mı?' diyerek hükümeti bir ayaklanma ile devirmeye destek verenler..
Tamamı 24.06.2013

7 sanıklı Balyoz davası kapandı mı?

16.12.2018 11:00 İstanbul'da, Fetö yargısının etkin olduğu dönemde açılan ve 237 sanığın müebbet hapse mahkum edildiği, Fetö ile mücadelenin başlamasının ardından davanın kumpas olduğuna dair somut delillerin ortaya çıkması üzerine..
Tamamı 16.12.2018

Humeyni planı suya düştü

08.11.2014 13:58 Yıllardır ABD'de yaşayan Türk vatandaşı Fetullah Gülen'in Türkiye'ye dönmekten kesinlikle vazgeçtiği ileri sürülüyor. Gülen cemaatinin liderliğini yapan Fetullah Gülen, kendisine DGM tarafından dava açılmadan hemen önc..
Tamamı 8.11.2014

Gülen: 28 Şubat MGK'sı sevaptı

01.11.2014 17:35 Erdoğan'ın ilk kez 'Cumhurbaşkanı' sıfatıyla başkanlık ettiği Ekim ayı MGK toplantısı 10 saati aşarak en uzun MGK rekorunu kırdı. 28 Şubat süreci kararlarının alındığı MGK toplantısı ise 8 saat sürmüştü. MGK'da paralel..
Tamamı 1.11.2014

Ayrıntılarıyla 7 Şubat krizi

08.02.2014 15:18 Tarih: 7 Şubat 2012.. Ankara, Cumhuriyet tarihinde benzeri görülmemiş bir olayla sarsıldı. MİT Müsteşarı Hakan Fidan dahil 5 MİT yöneticisi hakkında savcılık tarafından yakalama kararı çıkartıldı.. Sabah gazetesinden A..
Tamamı 8.2.2014

Beddua etti, suç duyurusu yağdı

27.01.2014 13:03 Fetullah Gülen'in avukatı: Psikolojik harekâtta yeni aşamaya geçildi.. Fetullah Gülen Hocaefendi'nin avukatı Nurullah Albayrak, müvekkili hakkında ortaya atılan iftiraların suç duyurusu şeklinde yargıya taşınması suret..
Tamamı 27.1.2014

Paralel Yapı = P2 Locası

14.01.2014 15:48 Gülen cemaatinin lideri Fethullah Gülen'in paralel yapıyı uzaktan yönetmek için yaptığı telefon görüşmeleri bugün internette yayınlandı. (1) Görüşmelerde Gülen'in, bir dini cemaat liderinin ötesine geçerek siyaset..
Tamamı 14.1.2014

Özkök ve Yalman'dan şok inkar

03.11.2014 19:23 Balyoz davasında Anayasa Mahkemesi'nin verdiği 'hak ihlali' kararı üzerine yeniden yargılama başladı. Duruşma, Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Anadolu Adalet Sarayı'ndaki 450 kişilik Şehit Hakan Kılıç Konferans Salo..
Tamamı 3.11.2014

Yabancı vakıflara suç duyurusu

02.12.2013 16:57 Sivil Toplum Kuruluşu Adalet Platformu, Türkiye'de faaliyet gösteren yabancı vakıflar hakkında, yasak olmasına karşın Türkiye'deki siyasi olaylara müdahale ettikleri gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusund..
Tamamı 2.12.2013

Düşünen adam da olacak mı?

19.06.2013 17:17 Taksim Gezi olayları 19 günlük bir süreç sonra polisin Gezi parkını boşaltmasıyla sona erdi. Ancak artçı gelişmeler sürüyor. İki gündür 'duran adam' eylemi gündemde. Hükümeti protesto eden ve Gezi eylemcilerine destek ..
Tamamı 19.6.2013

Fetö'nün Şok Mangasına dava

21.11.2022 14:22 Ankara'da, Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ'cü olmayan askeri öğrencilerin "şok mangası" yöntemiyle fiziki ve psikolojik şiddet uygulayarak okulu bırakmalarına neden oldukları ileri sürülen 8 eski asker hakkında "işkence ..
Tamamı 21.11.2022

Kara Kuvvetleri: 80 Müebbet Onandı

29.11.2022 10:33 Ankara'da, FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) karargahında yaşanan olaylara ilişkin aralarında 4 eski generalin de bulunduğu 132 sanıklı dava dosyasının istinaf incelemesi tamamlandı..
Tamamı 29.11.2022

Kars: 12 Müebbetin Gerekçesi

30.11.2022 13:13 Kars'ta, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine katıldıkları ve örgütün kentteki sözde 'ana komuta kademesi'nde yer aldıkları iddia edilen, aralarında örgütün sözde 'sıkıyönetim komutanı' ve dönemin 14. Me..
Tamamı 30.11.2022

Yakalanan İlk Darbeciye Müebbet

29.11.2022 11:03 Bursa'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında Bursa'da sözde 'sıkıyönetim komutanı' olmayı beklerken 'yakalanan ilk darbeci' olan dönemin İl Jandarma Komutanı Yurdakul Akkuş'un da..
Tamamı 29.11.2022

Darbeci Yaver'in Müebbeti Onandı

29.11.2022 10:43 Ankara'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi akşamı Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'ın kaldığı oteli darbecilere bildirdiği belirlenen eski başyaver Ali Yazıcı'ya verilen ağırlaştırılmış müebbet ile eski Dalaman Deni..
Tamamı 29.11.2022

Çatı Davada Müebbetler Değişmedi

29.11.2022 10:22 Ankara'da, Yargıtay'ın 15 Temmuz darbe girişiminden önce açılan FETÖ çatı davasında, örgütün tepe yöneticileri eski Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, eski milletvekili İlhan İşbilen, keski Zaman Gazetesi İm..
Tamamı 29.11.2022

Askeri Hakimlere Müebbet Onandı

02.12.2022 09:55 Ankara'da, Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Ankara 25. Ağır Ceza Mahkemesince FETÖ'nün darbe girişiminde yer alan dönemin Genelkurmay Başkanlığı adli müşavirleri Hayrettin Kaldırım ve Muharrem Köse'nin de aralarında bulundu..
Tamamı 2.12.2022

Poyrazköy Kumpası: 1. Dava Başladı

28.11.2022 13:39 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün "Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmat, Kafes eylem planı, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), Amirallere Suikast" gibi davalardaki usulsüzlüklere ilişkin polis mem..
Tamamı 28.11.2022

Poyrazköy Kumpası: 2. Dava Yargıya

28.11.2022 15:42 İstanbul'da, kamuoyunda 'Poyrazköy davası' olarak bilinen dava ve soruşturmalarda görev alan 48 eski hakim ve savcı hakkında 'gizliliği ihlal', 'iftira', 'suç delillerini yok etme', 'kişisel verileri hukuka aykırı olar..
Tamamı 28.11.2022

1985'teki Sınav Hırsızlığına Dava

02.12.2022 12:37 Ankara'da, FETÖ irtibatı nedeniyle hakkında dava açılan eski Albay Cengiz C.'nin, 1985'te yapılan askeri lisesi sınav sorularını, 'örgüt abisi' aracılığıyla önceden aldığını itiraf etmesi, verdiği bilgilerin doğru çı..
Tamamı 2.12.2022

Pinhan Restaurant'a 9 Hapis

30.11.2022 12:08 İstanbul'da, Fetullah Gülen liderliğindeki terör örgütü (Fetö) adına faaliyetlerde bulunulduğu gerekçesiyle kayyum atanan örgütün karargahı konumundaki Maltepe Pinhan Restoran yapılanmasına dair 45 sanıklı davaya devam..
Tamamı 30.11.2022

Zırhlı Tugay Darbe davası

30.11.2022 12:40 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin aralarında muvazzafların da bulunduğu 28'si tutuklu 138 askerin 'kamu malına zarar verme' suçundan altışar yıl ile 'Anayasal düzeni ort..
Tamamı 30.11.2022

Darbede Valilik İşgali davası

30.11.2022 12:29 İstanbul'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde İstanbul Valiliğinin işgalini konu alan 90 sanıklı davada ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası Yargıtay tarafından bozulan eski Yarbay Recep Karaçam'ın yeniden yargılan..
Tamamı 30.11.2022

Donanma Darbe davası

28.11.2022 13:24 Kocaeli'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığındaki eylemlere ilişkin davada dosyaları ayrılan 6'sı tutuksuz, 13'ü firari 19 sanığın yargılanmasına devam edildi..
Tamamı 28.11.2022

Adana Yasadışı Dinleme davası

21.11.2022 12:10 Adana'da, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeliğinden hüküm giyen eski İl Emniyet Müdürü Ahmet Zeki Gürkan ile terörden sorumlu emniyet müdür yardımcısı İsmail Bilgin'in, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) mensubunu yasa ..
Tamamı 21.11.2022

Tır Kumpası Organizatörleri davası

21.11.2022 11:57 Adana ve Hatay'da MİT tırlarının durdurulması ve aranmasını organize ettikleri gerekçesiyle haklarında 2'şer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 50 yıl 5'er ay hapis cezası istemiyle dava açılan Fetullahçı Terör Örgütü'nün ..
Tamamı 21.11.2022

13.08.2001'den beri ziyaretçi sayısı:
63.857.466